Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı itibarsızlaştırma operasyonlarının
bir parçası olan web sitelerinden birisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği
iftar yemeğinin -güya- maliyetini hesaplarken, masanın, masadaki tabakların,
bardakların, çatalların, bıçakların vesairenin fiyatlarını toplamış. Erdoğan’ı
itibarsızlaştırmak uğruna, tam bir geri zekâlılık örneği sergilemiş. Sanki
iftardan sonra o masa, masadaki tabaklar, bardaklar, çatallar, bıçaklar çöpe
atılacakmış gibi. Siz bir lokantada yemek yediğinizde, masadaki demirbaş
malzemeler de faturanıza yansıyor mu? Aynı malzemeler, belki binlerce defa
kullanılıyor...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ağırladığı Diyanet İşleri Başkanına,
eski başkanlara ve akademisyenlere nasıl bir sofra kurmalıydı yani? Yere
domates kasaları koyup, üzerlerine gazete kâğıtları serip, domates peynir ikram
edip, “Hadi, plastik çatallarınızla buyurun bakalım, afiyet olsun” mu
demeliydi? Varsayalım ki öyle yaptı, siz zannediyor musunuz ki bu medya, öyle
bir iftar yemeği ile de dalga geçmeyecekti? Bu zevatın derdi, ne iftardır, ne
israftır. Onların tek derdi, Erdoğan’ı, onu seçen halkın gözünde
itibarsızlaştırmak, halk desteğini olabildiğince zayıflatıp, Türkiye’nin
işgaline karşı gösterdiği direnci kırmak.
Bir başka husus; bu zevatın, bu topraklardaki iftar
geleneğinden de haberleri yok. Bilmiyorlar mı ki, Osmanlı döneminde
mahallelerdeki köşk ve konak sahibi beyler, paşalar, Ramazan ayında mahalle
sakinlerine köşklerinin, konaklarının kapılarını ardına kadar açar, zengin
iftar yemekleri verirler, gelenleri de “diş kirası” adı verilen çeşitli
hediyelerle uğurlarlardı.
“Ama onlar yoksullara verilen iftarlardı” mı diyeceksiniz?
Şimdi yoksullara iftar verilmiyor mu? Türkiye’nin bütün il, ilçe ve belde
belediyelerinin her gün binlerce, toplamda milyonlarca kişiye verdikleri
iftarları bilmiyorlar mı? Pekâlâ biliyorlar ama onlar, bu iftarlardan da
rahatsızlar.
(Şu hususu da not etmeliyiz ki, “saray sofraları”, tarih
boyunca hep birtakım siyasî / sosyal çekişmelere konu olmuştur. Meselâ, Fatih
Sultan Mehmed de başlangıçta sofralarına devlet erkânını kabul etmiş; ancak
devlet erkânı, sofrada onun yakınında, sağında ya da solunda oturmayı bile bir
itibar vesilesi olarak addeder hâle gelip kendi aralarında rekabet ve husumete
düşünce Fatih, bu uygulamaya son vermek zorunda kalmıştı...)
Şunu aklımızdan hiç çıkarmayalım: Erdoğan’a yönelik bütün bu
aşağılama yayınlarının tek amacı var, o da Erdoğan’ın şahsında, Türkiye’nin
millî direncini kırmak... Başaramayacaklar!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder