Bu gün Tahtakale’yi dolaşmalı. Ahşap ve teneke mamüllerin
güzelliğini yeniden keşfetmeli. Sepetlerin çağrışımlarıyla kanatlanıp uçmalı...
Eski İstanbul’da ticaretin kalbinin attığı ve hâlâ cıvıl cıvıl şakıyan
Mahmutpaşa’daki eski hanlarda gezinmeli, sonra onların bakımsızlıklarına bakıp
hüzünlenmeli, tarihî hanları işler halde tutmak ve onları kültür hayatımızın
içinde yaşatmak yerine otele dönüştürüp “turizme kazandırmayı” marifet zanneden
belediye başkanları için “Allah ıslah etsin; basiret, feraset, şuur nasib etsin”
diye dua etmeli... Çıkıp dolaşmalı işte İstanbul’u... Cami avlularındaki
güvercinlerin yanından geçmeli, hüzünlü bir şiir gibi dinlemeli şehri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder