31 Temmuz 2016 Pazar

Ben Erdoğan’ı kutsallaştırarak değil
aklımı da kullanarak sevmeyi tercih ederim

- Aslında ne oldu?
- Ve sadece muhataplarına: Kancıklık etmeyin!
Ben, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanındayız, yanında kalacağız” sloganını üretmiş ve siyasî gelişmelerin her kritik ânında o sloganı tam 3 yıldır bu sayfada kullanmış birisiyim; fakat yanında olmanın ve yanında kalmanın siyasî gerekçelerini de yine 3 yıldır bu sayfaya defalarca kaydetmiş birisiyim. Yani benim Erdoğan’a olan sevgim, bir biat kültürünün yansıması değil, bilinçli bir siyasî tercih. Bunun hiçbir dinî, manevî, kutsal bir boyutu yok... Onun inançlı, dinî değerlere saygılı bir insan olması, ilâve bir meziyettir, onu da gönülden takdir ediyorum; fakat benim Sayın Cumhurbaşkanımıza olan sevgim, hiçbir zaman onu kutsallaştırmaya, her söylediğini ve her yaptığını sorgusuz sualsiz peşinen kabul ve tasdik etmeye varmayacaktır. Çünkü böyle yaptığım zaman, onu Fethullah Gülenleştirmiş, kendimi de Fethullahçılaştırmış olurum... Ben, Sayın Cumhurbaşkanımızı Allah’ın insanoğluna bahşettiği aklımı da kullanarak sevmeyi tercih ederim, onu –haşa- hatalardan münezzeh gibi görerek değil...

Peki, şimdi tam da bütün Türkiye’nin onun etrafında kenetlendiği bir zamanda neden bu düşüncelerimi dile getirme ihtiyacı duydum? Çünkü ben, 15 Temmuz’a dair birtakım sorgulamalar yaptıkça, kimi ihbarcı angutlar zannediyorlar ki ben de “Bu darbe teşebbüsü bir tiyatro” diyenlerdenim. Oysa ben, 15 Temmuz’un arkasındaki küresel kurguyu çözmeye çalışıyorum. Şimdilik varabildiğim kanaat de şu:

Bu yılın sonuna doğru ABD’de yapılacak başkanlık seçimini Hillary Clinton kazanırsa ABD, Türkiye’de Tansu Çiller’in Başbakan olduğu dönemdeki gibi bir Amerika olacak... Yani küreselleşmeci; devletler üstü bir dünya devleti kurmaya çalışan küresel sermayenin önünün açılacağı bir Amerika... Oysa Erdoğan, özellikle 2007’den sonra AK Parti’yi küreselleşmeci çizgiden uzaklaştırdı. Türkiye’deki liberaller de bu yüzden desteğini çekti ve onu devirmeye çalıştılar. Ancak, ABD’de küreselleşme karşıtı güçlü bir kanat da var ve bu kanat, iktidar olması hâlinde Clinton ailesinin Türkiye’yi kontrol altına almasını istemiyor. Bu durumda Türkiye, Amerika’dan uzaklaştırılıp küreselleşme karşıtı Rusya’ya yaklaştırılırsa, Clinton ailesi iktidardan düşene kadar Türkiye, Rusya gibi güvenli bir limanda tutulmuş, korunmuş olabilir...

15 Temmuz direnişi
Biliyorsunuz, ABD’nin askerî kanadı, adeta “15 Temmuz darbe teşebbüsünü biz gerçekleştirdik; darbeciler bizim adamlarımız” anlamına gelen beyanlarda bulundular. Peki bu beyanlar, normal mi? Bir süper gücün üst düzey yetkilileri, Türkiye gibi son derece stratejik bir ülkeyi kaybetmelerine sebep olacak sözleri neden söylemiş olsunlar?.. Demek ki, bunu söyleyen Amerikalı yetkililer, küreselleşme karşıtıdırlar ve bilinçli olarak Türkiye’de bir Amerikan karşıtlığı oluşturup, geçici olarak Türkiye’yi daha korunaklı gördükleri Rusya’nın yanına itmeye çalışıyorlar... Yani 15 Temmuz, Erdoğan’ın değil ama acaba ABD’nin sonuçları önceden hesaplanmış bir kurgusu olabilir mi diye akıl yürütüyorum... Bu modele göre de her şey, yerli yerine oturuyor; çünkü Fethullah Gülen ile Clinton ailesinin arası haddinden fazla iyi. Gülen de küreselleşmeci kanatta yer alıyor çünkü. O halde, Clinton iktidar olmadan FETÖ’nün tasfiye edilmesi, ABD’nin küreselleşme karşıtı kanadı için de ve kendileri açısından “akıllıca” bir operasyon... 11 Eylül’de de 3000 kişi ölmüştü; ama ikiz kulelere ve Pentagon’a düzenlenen saldırıların bizzat ABD derin devleti tarafından, Afganistan ve Irak’ın işgaline gerekçe oluşturmak için planlanıp gerçekleştirildiği ortaya çıktı... Bunu anlatan 9/11 isimli bir belgesel bile hazırlanmıştı... Hem de yine ABD içerisinde...

Benim vardığım kanaat, sınırlı bilgiler ışığında şimdilik bu... Bu, kesinlikle, “Erdoğan da bu işin içinde” demek değil. Sayın Cumhurbaşkanımız da olayların kendi tabii seyri içerisinde geliştiğini düşünmüş ve ona göre devletini, milletini kurtarmak için gerçek refleksler göstermiş olabilir... Eğer yaşadıklarımız küresel bir kurguysa bile, bu ne Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasî liderliğinin değerini azaltır, ne de asil milletimizin kahramanlığını...

Ben, darbe teşebbüsünü, saat 22.30 sıralarında Üsküdar minibüsünde öğrendim ve daha sonra 1. Ordu Komutanlığı’nın darbeye destek vermediğini öğrenince de bu sayfaya, darbenin başarıya ulaşma ihtimalinin sıfır olduğunu yazdım. TRT ele geçirilip darbe bildirisi okunduğu dakikalarda da, bu darbeyi okutanların pişman olacaklarını yazdım... Daha sonra da, darbe teşebbüsünde bulunan bütün askerlerin TSK’dan tasfiye edileceklerini... Hepsini, daha olayın ilk saatlerinde yazdım... Böyle düşündüğüm için de sivil vatandaşlarımızın çatışma alanlarına itilmesine gönlüm razı olmadı, vicdanen itiraz ettim... (Kim bilir, belki de hata ettim...) Ben, “devlet aklı” diye bir şey olduğuna ve darbe teşebbüsünün açığa çıkmasının hemen ardından, devletimin duruma müdahale edeceğine inanıyordum...

Fethullah Gülen’in alçak bir hain olduğundan zerre kadar şüphem yok. Amerika’nın onu kullanıp çöpe attığından da... Tıpkı Saddam’ı, Kaddafi’yi, Usame bin Laden’i kullanıp çöpe attığı gibi...

“Aslında ne oldu?” sorusuna benim bulabildiğim cevabı yukarıya kaydettim. Yanılıyor olamaz mıyım? Elbette olabilirim; ama bilmelisiniz ki akıl yürütmek bir iman zaafiyeti değildir. Kur’ân-ı Kerîm’in ifadesiyle; “hiç akletmiyor musunuz?”

Son sözüm, benim ismim etrafında “Kripto FETÖ’cü” şaibesi uyandırmaya çalışanlara: Kancıklık etmeyin!.. Mert olun!.. Geçmişte Sabah gazetesi yazarı ve A Haber program yapımcısı Sevilay Yükselir, Hüseyin Gülerce’nin “Kripto Fethullahçı” olduğuna dair kampanya başlattığında da onun “Cemaat” tarafından yönlendirildiğini yazdım. Sonra ne oldu? Sevilay Yükselir, hayatî bir seçim olan 7 Haziran seçimleri öncesinde HDP’ye oy vereceğini açıkladı ve hem Sabah gazetesinden, hem de A Haber’den atıldı... Kimmiş kripto?..

15 Temmuz sürecinde bir karar verdim: Artık, mümkün olduğu kadar İslâmcılardan uzak duracağım... Onlara olan bütün saygımı kaybettim...

Başkanlık sisteminin ilk başkanı olacağı anlaşılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanındayız, yanında kalacağız!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder