24 Ocak 2017 Salı

Leylaklar, morsalkımlar


Rahmetli babam vesile olmuştu; onunla sevmiştim leylakları... 80’li yıllarda salonun tavanını leylak rengine boyayarak bir “devrim” yapmıştı. Önce yadırgamış, sonra sevmiştik... Göztepe’de, okul yolunda her gün önünden geçtiğim güzel bir leylak ağacının olduğunu da rahmetli babam sayesinde fark edebilmiştim... Galiba mor salkımdı o; ama biz leylak olarak bilirdik onu. Leylaklar ve morsalkımlar birbirine çok benzer. Renkleri de aşağı yukarı aynıdır ve ne güzeldir...

23 Ocak 2017 Pazartesi

İslâmcılar da “Ya sev, ya terk et!”çi oldular

Eskiden, solcularla birlikte İslâmcılar, milliyetçilerin kullandıkları “Ya sev, ya terk et!” sloganına tepki gösterirlerdi. “Sistemden kaynaklanan yanlışlıklara tepki göstermek, ülkeyi sevmemek anlamına gelmez; aksine, daha insanca yaşanabilir, hak ve özgürlüklerin teslim edildiği, gelir dağılımında adaletin sağlandığı hakça bir düzen için eleştiriyoruz. Ülkemizi sevmediğimiz için değil, aksine, sevdiğimiz için eleştiriyoruz” derlerdi… Bakıyorum da, dünün İslâmcıları, bugün milliyetçilerden daha fazla “Ya sev, ya terk et!”çi olmuşlar… Bakalım daha neler göreceğiz…

3 Ocak 2017 Salı

Anlaşılıyor ki mart ayı çok sıcak geçecek

Gazeteci Fuat Uğur, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden yaklaşık 3 ay önce, “Cemaatçi askerlere son uyarı: Tavuk ‘tar’da sayılır!” başlığıyla 21 Nisan 2016 tarihinde Türkiye gazetesinde yayınlanan yazısında, darbe hazırlığı yapanlara şöyle sesleniyordu:

“Tekrar uyarmak gerekir ki Devlet onları izliyor. İstihbaratıyla, tüm silahlı kuvvetler hiyerarşisi olarak komuta kademesiyle, hükümetiyle, emniyetiyle, halkıyla, siyasetçisiyle, STK’larıyla bir bütün olarak devlet “suç” işlemelerini bekliyor.”

1 Ocak 2017 Pazar

Kurgu

Kendilerini “dindar, milliyetçi, muhafazakâr” olarak tanımlayan kitleyi “Din elden gidiyor! Bu son savaşımız!” diyerek; kendilerini “lâik, Atatürkçü, Kemalist, modern” olarak tanımlayan kitleyi de “Lâiklik elden gidiyor! Ya hep, ya hiç!” diyerek tahrik edecekler... Böyle bir çatışmanın sonunda, 15 Temmuz’dakine hiç benzemeyen esaslı bir askerî darbe gelir. Peki bu bir ABD darbesi mi olur, Rusya darbesi mi? Muhtemelen 12 Mart 1971 darbe teşebbüsü sürecinde olduğu gibi, sınırlarımızın dışındaki taraflar masaya oturur, kendi aralarında pazarlık eder ve bir şekilde mutabakata varırlar... Olan, birbirine giren sıradan vatandaşa olur. Yani toplumun her kesimi kaybeder... Hepimiz kaybederiz... Bu işleri şaka zannetmeyin. Oyun oynamıyoruz! Bu bir filim değil. Çatışmaya bu kadar hevesli olmayın! Sonu felâkettir...