17 Mart 2017 Cuma

Hollanda ve Almanya krizi, Erdoğan’ın kurgusuymuş

Türkiye-Hollanda krizi, 12 Mart’ta patlak verdi.

Bu krizden 6 gün önce Başbakan Binali Yıldırım, atv’de canlı olarak yayınlanan “Gündem Özel” programında, bazı Avrupa ülkeleri ile yaşanan sıkıntıları değerlendirmişti.

Başbakan Yıldırım, 18 Ocak’ta Almanya’nın Oberhausen şehrinde anayasa değişikliği halk oylamasına yönelik olarak bir program yaptıklarını ve 12 bin gurbetçi ile bir araya geldiklerini hatırlatıyor ve “Çok coşkulu, çok güzel bir program oldu ve hiçbir kimsenin de burnu kanamadı. Ne bir huzursuzluk, ne bir kargaşa, ne bir sıkıntı meydana gelmedi.” diyor…

Bu hatırlatmadan sonda Yıldırım, önemli bir açıklama yapıyor ve özetle şöyle söylüyor:
“Geçtiğimiz günlerde Sayın Şansölye Merkel’le de bir telefon konuşması yaptık, uzunca. Bu konuyu ele aldık. (…) Şimdi nitekim bizim programlarımız onlara verilecek. Dışişleri Bakanlığı’na, bizim Dışişleri Bakanlığı tarafından. Önceden, programın yeri, kimlerin katılacağı ifade edilecek, ona göre tedbirlerini alıp, bu şekilde uygulayacak. Eğer bir aksilik olmazsa, son geldiğimiz nokta bu. (…)

Hollanda’da 14’ünde seçimler var, bu ayın. (Sıkıntıların) biraz ona yönelik olduğunu düşünüyoruz; çünkü, mevcut iktidar partisiyle o aşırı Wilders’in partisi arasında çok az fark var. Onun için, 14’ünden önce Hollanda’da bir etkinlik yapılması çok mümkün gözükmüyor; ama 14’ünden sonra zannetmiyorum ki Hollanda böyle bir kısıtlama üzerinde dursun.”

Başbakan Yıldırım’ın 6 Mart’ta yaptığı bu açıklamasından anlaşılıyor ki Hükümet, Hollanda’da 14 Mart’ta yapılacak seçimden önce bu ülkeye gidilmemesini makul bulmuş ve kabul etmiş.

Peki ne oldu ve nasıl oldu da, bu açıklamaya rağmen, 6 gün sonra 12 Mart’ta böyle bir kriz patlak verdi?

Anlaşılıyor ki, Başbakan Yıldırım’ın “Gitmeyin” talimatına rağmen, Saray’ın “Gidin” talimatı devreye girmiş ve bakanlar da Saray’ın talimatına uymayı tercih etmişler…
Başbakan Yıldırım’ın bu gün basına yansıyan genelgesi de bu analizi teyid ediyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın genelgesi şöyle:

Başbakanlıktan:
Konu: Yurt Dışında Yürütülen Faaliyetlerde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Genelge
2017 / 4

Ülkemizin küresel çapta faaliyet yürüten bir aktör olması ve iletişim kanallarındaki çeşitlilik ve kolaylık nedeniyle, kamu kurum ve kuruluşlarının yabancı muhataplarıyla temaslarında ve uluslar arası örgütler ile forumların etkinliklerine katılımlarında büyük bir artış yaşanmaktadır.

Deruhte ettiği görevin gereği ve tabii bir neticesi olarak; ülke ilişkileri bakımından derin bir tecrübe sahibi olan ve ülkeleri çok yönlü izleyebilen Dışişleri Bakanlığınca, ülkelerin hassasiyetleri daha net bilinmektedir.

1173 sayılı Milletlerarası Münasebetlerin Yürütülmesi ve Koordinasyonu Hakkında Kanunun birinci maddesinin “Türkiye Cumhuriyetinin yabancı devletlerle, bunların temsilcilikleri ve temsilcileri ile, milletlerarası kurullarla, bunların temsilcilikleri ve temsilcileri ile, müteakip bentler ve maddeler hükümleri saklı kalmak kaydıyla, temas ve müzakereleri Dışişleri Bakanlığı eliyle, ilgili bakanlıklarla işbirliği yapılmak suretiyle yürütülür” hükmü gereğince; tüm kamu kurum ve kuruluşları, sürekli veya geçici olarak yurt dışına gönderilen görevlileri aracılığıyla gerçekleştirecekleri temasları ile çeşitli vesilelerle ülkemize davet etmeyi öngördükleri kişiler hakkında evvelce Dışişleri Bakanlığıyla işbirliği ve koordinasyon içinde hareket edeceklerdir.

Keza dış politikamızı ilgilendiren konularda üst düzey zevat tarafından kamuoyuna yapılacak açıklamalar öncesinde Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı ile koordine halinde olunacaktır.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.
Binali Yıldırım

Başbakan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder