(Ceyhan Mumcu’nun A Haber’e ve Kanal A’ya verdiği röportajın
kayda değer kısımlarını yazıya geçirdim)
![]() |
Ceyhan Mumcu |
Uğur Mumcunun ağabeyi Ceyhan Mumcu: “Cumhuriyet gazetesi
geçmişte de istikamet değiştirmişti; ama Uğur Mumcu istifa ederek tavır koymuş,
okuyucunun da desteğiyle gazete, Hasan Cemallerden geri alınmıştı. Şimdi Mustafa
Balbay direnmedi. Orhan Bursalı, şükran ketenci de direnmiyorlar. Nazlı Ilıcak’ın
“okuyun” dediği bir Cumhuriyet gazetesi, artık okunmaya değmez.”
A Haber’e
söylediklerinden:
“Ben şimdi Cumhuriyet gazetesine çağrıda bulunuyorum:
Cumhuriyet gazetesinin yazarları, Emre Kongar dahil olmak üzere, “HDP’ye oy
verirsek Tayyip Erdoğan’dan kurtuluruz” dediler. Hem Cumhuriyet okurlarını
yanılttılar hem milleti yanılttılar. Ben, gerekçelerimde Cumhuriyet gazetesine
demeç vermek istiyorum. Cumhuriyet muhabiri gelir benden demeç alır mı?
Cumhuriyet gazetesi benden demeç almazsa, benim görüşlerime değer vermezse,
beni adam yerine koymazsa, benim görüşlerime değer veren basın organlarında ben
kendimi ifade ederim. (…) Ergenekon davasının daha ilk duruşmasında, Cumhuriyet
gazetesi adına müdahil olarak katılan avukatların, Cemaat savcılarıyla yoğun ve
militanca işbirliği yaptıklarını gözlemledik. Bu konuda aramızda tartışmalar
oldu. Cumhuriyet gazetesinin o tarihteki avukatları Zekeriya Öz’den daha fazla
Cemaatçıydılar. Bu gün o aydınlar bildirisini imzalayanlar, gelip orada
suçlamalarda bulunuyorlardı. Suçlayanların arasında Can Dündar ve arkadaşları
da vardı. O zaman ben, anımsar, Mustafa Balbay’ı uyardım. Teknik takipte de
vardır bu, ‘avukatların ne yapıyor?’ diye… “İlhan Abiye söyle. Onlar da
gereğini yapıyorlardır”… Geçiştirdi… Solun güzel bir lafı vardır; işte
Balbay’ın başına gelen odur: “Susma, sustukça sıra sana gelecek” denir. Bu
evrensel gerçeği göz ardı ettikleri için bugün Balbay, şimdi söylüyor
“(Cumhuriyet ) Cemaatçılar ve bölücülerin eline geçti” diye…O yayınlar
ortadayken “HDP’ye oy verelim, Tayyip Erdoğan’dan kurtulalım” diyorlardı. Öyle
oldu mu? Tayyip Erdoğan, daha güçlendi. Cumhurbaşkanı oldu, daha fazla yetki
sahibi oldu, daha çok oy aldı. E peki, bu formül tutmuyormuş. O zaman
Cumhuriyet okurlarını veya Türk Milleti’ni yanılgıya sokanlar, ne zaman
özeleştirilerini yapacaklar? “HDP’ye oy verin, oyları parçalayın. “Yarınız HDY’ye
oy verin, yarınız CHP’ye oy verin” kampanyasını onlar yürüttü. Onlar
övünüyorlar. (…) Arşivler ortadadır. Hem PKK’ya destek veriyorlar, onun adına
da “barış” diyorlar, “demokrasi” diyorlar. Yahu arkadaş, Hitler, işgal ettiği
ülkelerde, Çekoslovakya’da, Polonya’da, Romanya’da, Bulgaristan’da hep, “Ben
buraya barış getirmek için yaptım” diye… Şimdi sen PKK’yı bir “barışçı
örgüt”tür diye nasıl anlatırsın? Bunca şehit varken? Bunca olaylar varken?
Olay, olgular ortadadır. Zaten onun genel başkanı bile, Abdullah Öcalan, “Ben
bir taşeron örgütüm; kim iş verirse onu yaparım” diyor. PKK’yla barışı
eşitlemek demek, insan aklıyla alay etmek demektir. Sol'un ev’ensel
kavramlarına büyük saygısızlıktır. Aslında sol’a saygısızlıktır. Cumhuriyet
gazetesi, bunu yapıyor maalesef ! O Cemaat… Yargıyı süründürdüler ! Hiç suçsuz
insanların, günahsız insanları, ağırlaştırılmış müebbet, müebbet, 16 yıl
hapisle onları geleceklerinden ettiler. General olacak adam, mümtazen terfi
etmiş, iftiralarla mahkûm ettier. Bu, dehşet verici bir şeydir ! Yargı yerlerde
sürünürken Nazlı (Ilıcak) Hanım ne yapıyordu? Şimdi Nazlı Hanım, “Ben
Cumhuriyet okuyorum” diyor. Nazlı Hanım, Cemaat’i eleştiriyor muydu? Hâlâ
eleştiriyor mu? “Siz çok ayıp ettiniz. Yargıyı yerle bir ettiniz. Bunca bir
felâket bıraktınız geride” demeyen bir insan, Cumhuriyet’ten ne zevk alıyor?
Ben, onu ifade ettim. O Nazlı Hanım onu (Cumhuriyet’i) okuyorsa, ben o
Cumhuriyet’i okumam ! Nazlı Hanım’la Uğur Mumcu’nun mücadeleleri tarih boyunca
vardır; ama bunlar, geçmişte kalmamıştır. En son Ergenekon davasındaki
tutumuyla biz Nazlı Hanım’la çok zıt yerlerdeyiz.”
Kanal A’ya
söylediklerinden:
“Ben, okuma yazma öğrendiğim andan itibaren Cumhuriyet
okuruyum ve Cumhuriyet’in bütün köşe yazarlarını okuya okuya, öyle sıradan
değil, öyle gelmiş bir insanım. Ama elimizin ucundan uçtu gitti bu gazete. Bu
Ergenekon davasında bunu gözlemledim zaten. (…) Benim için en güzel ölçü, o
Samanyolu TV’de Nazlı Ilıcak’ın “Ben artık Cumhuriyet okurum. Herkes Cumhuriyet
okuyucusu olsun” deyişinden anladım; çünkü o güne kadar Nazlı Hanım, Uğur
Mumcu’yla mahkemelik oldular, büyük mücadeleler verdiler. ‘Tamam, onlar
geçmişte kaldı’ demiyoruz; ama son bu Ergenekon’da tepinilirken hukukun
(üstünde), ayaklar altına alınırken, çiğnenirken, “Çok doğru yapılıyor. Darbeler
bu yolla önlenecek” diyen insanın, birden bire özgürlükçü demokrasiye, hukuka
inancına ben inanmıyorum. Onun zevk aldığı düşüncelerden de benim zevk almam
mümkün değil. Artık Cumhuriyet yazarları, ona hitab ediyorlar. Kendilerini
Nazlı Ilıcak’a benzetmeye çalışıyorlar. (…)
(Mustafa Balbay’ın yazılarına son verildiğinin
hatırlatılması üzerine) Mustafa, bu gelişmeyi hak etti, çünkü sustu. O,
susarak, kendisinin yazarlığının devam ettirileceğini zannetti. Onu o vaadle
kandırdılar. Bunca gelişmeye katkılar sağladı. “Yok, Cumhuriyet’te her şey
iyiye gidiyor” diye kefil oldu. Şimdi “Ben yanılmışım” diyor. Tamam, hatanın
neresinden dönerse o kadar iyidir; ama Cumhuriyet gazetesinin artık
kurtarılması da bir anlam ifade etmiyor. Bu kadronun kurtaracağı Cumhuriyet
gazetesinin, bizim Kemalistlere filan bir faydası yoktur, bir yararı da
olmayacaktır. Millete de bir hayrı dokunmayacaktır. (…) Bugünkü gelişmeleri
Mustafa Balbay nasıl hak etmişse, o Orhan Bursalı’sı da, hiç ses çıkaramayan
Şükran Ketenci de, bunlar da hak ediyorlar bakın. Yarın bunların da başına
gelecek, “yalancı çoban” hikâyesine dönecekler. Uğurlar, bak, zamanında karşı
çıktılar. Cumhuriyet gazetesinin gidişine karşı Uğur, çekinmeden istifasını
koydu. O zaman kimse bir şey anlamamıştı Cumhuriyet’in o değişikliğini… Ama
(Uğur Mumcu gibi düşünenler) okuyucuyla diyalog kurdular, hatırlarsınız, ve
Cumhuriyet gazetesi, okuyucularının tepkisiyle yeniden Nadir Nadi, İlhan
Selçuk, Uğur Mumcu takımına geri verildi. Hasan Cemallerin elinden alındı. O
tavrı koyamadı bu yazarlar. Önlerinde bir Uğur Mumcu yaşanmışlığı vardı.
Direnemediler. Gazetelerine, ilkelerine ve bizlere sahip çıkmadılar. Onun için
okunmaya değmez. Onlardan okuduğum hiçbir şeyi, ciddi reçete olarak kabul
etmiyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder