19 Şubat 2016 Cuma

Uğur Mumcu’nun ağabeyi Ceyhan Mumcu:
Cumhuriyet artık okunmaya değmez!..

(Ceyhan Mumcu’nun A Haber’e ve Kanal A’ya verdiği röportajın kayda değer kısımlarını yazıya geçirdim)

Ceyhan Mumcu
Uğur Mumcunun ağabeyi Ceyhan Mumcu: “Cumhuriyet gazetesi geçmişte de istikamet değiştirmişti; ama Uğur Mumcu istifa ederek tavır koymuş, okuyucunun da desteğiyle gazete, Hasan Cemallerden geri alınmıştı. Şimdi Mustafa Balbay direnmedi. Orhan Bursalı, şükran ketenci de direnmiyorlar. Nazlı Ilıcak’ın “okuyun” dediği bir Cumhuriyet gazetesi, artık okunmaya değmez.”

A Haber’e söylediklerinden:

“Ben şimdi Cumhuriyet gazetesine çağrıda bulunuyorum: Cumhuriyet gazetesinin yazarları, Emre Kongar dahil olmak üzere, “HDP’ye oy verirsek Tayyip Erdoğan’dan kurtuluruz” dediler. Hem Cumhuriyet okurlarını yanılttılar hem milleti yanılttılar. Ben, gerekçelerimde Cumhuriyet gazetesine demeç vermek istiyorum. Cumhuriyet muhabiri gelir benden demeç alır mı? Cumhuriyet gazetesi benden demeç almazsa, benim görüşlerime değer vermezse, beni adam yerine koymazsa, benim görüşlerime değer veren basın organlarında ben kendimi ifade ederim. (…) Ergenekon davasının daha ilk duruşmasında, Cumhuriyet gazetesi adına müdahil olarak katılan avukatların, Cemaat savcılarıyla yoğun ve militanca işbirliği yaptıklarını gözlemledik. Bu konuda aramızda tartışmalar oldu. Cumhuriyet gazetesinin o tarihteki avukatları Zekeriya Öz’den daha fazla Cemaatçıydılar. Bu gün o aydınlar bildirisini imzalayanlar, gelip orada suçlamalarda bulunuyorlardı. Suçlayanların arasında Can Dündar ve arkadaşları da vardı. O zaman ben, anımsar, Mustafa Balbay’ı uyardım. Teknik takipte de vardır bu, ‘avukatların ne yapıyor?’ diye… “İlhan Abiye söyle. Onlar da gereğini yapıyorlardır”… Geçiştirdi… Solun güzel bir lafı vardır; işte Balbay’ın başına gelen odur: “Susma, sustukça sıra sana gelecek” denir. Bu evrensel gerçeği göz ardı ettikleri için bugün Balbay, şimdi söylüyor “(Cumhuriyet ) Cemaatçılar ve bölücülerin eline geçti” diye…O yayınlar ortadayken “HDP’ye oy verelim, Tayyip Erdoğan’dan kurtulalım” diyorlardı. Öyle oldu mu? Tayyip Erdoğan, daha güçlendi. Cumhurbaşkanı oldu, daha fazla yetki sahibi oldu, daha çok oy aldı. E peki, bu formül tutmuyormuş. O zaman Cumhuriyet okurlarını veya Türk Milleti’ni yanılgıya sokanlar, ne zaman özeleştirilerini yapacaklar? “HDP’ye oy verin, oyları parçalayın. “Yarınız HDY’ye oy verin, yarınız CHP’ye oy verin” kampanyasını onlar yürüttü. Onlar övünüyorlar. (…) Arşivler ortadadır. Hem PKK’ya destek veriyorlar, onun adına da “barış” diyorlar, “demokrasi” diyorlar. Yahu arkadaş, Hitler, işgal ettiği ülkelerde, Çekoslovakya’da, Polonya’da, Romanya’da, Bulgaristan’da hep, “Ben buraya barış getirmek için yaptım” diye… Şimdi sen PKK’yı bir “barışçı örgüt”tür diye nasıl anlatırsın? Bunca şehit varken? Bunca olaylar varken? Olay, olgular ortadadır. Zaten onun genel başkanı bile, Abdullah Öcalan, “Ben bir taşeron örgütüm; kim iş verirse onu yaparım” diyor. PKK’yla barışı eşitlemek demek, insan aklıyla alay etmek demektir. Sol'un ev’ensel kavramlarına büyük saygısızlıktır. Aslında sol’a saygısızlıktır. Cumhuriyet gazetesi, bunu yapıyor maalesef ! O Cemaat… Yargıyı süründürdüler ! Hiç suçsuz insanların, günahsız insanları, ağırlaştırılmış müebbet, müebbet, 16 yıl hapisle onları geleceklerinden ettiler. General olacak adam, mümtazen terfi etmiş, iftiralarla mahkûm ettier. Bu, dehşet verici bir şeydir ! Yargı yerlerde sürünürken Nazlı (Ilıcak) Hanım ne yapıyordu? Şimdi Nazlı Hanım, “Ben Cumhuriyet okuyorum” diyor. Nazlı Hanım, Cemaat’i eleştiriyor muydu? Hâlâ eleştiriyor mu? “Siz çok ayıp ettiniz. Yargıyı yerle bir ettiniz. Bunca bir felâket bıraktınız geride” demeyen bir insan, Cumhuriyet’ten ne zevk alıyor? Ben, onu ifade ettim. O Nazlı Hanım onu (Cumhuriyet’i) okuyorsa, ben o Cumhuriyet’i okumam ! Nazlı Hanım’la Uğur Mumcu’nun mücadeleleri tarih boyunca vardır; ama bunlar, geçmişte kalmamıştır. En son Ergenekon davasındaki tutumuyla biz Nazlı Hanım’la çok zıt yerlerdeyiz.”

Kanal A’ya söylediklerinden:

“Ben, okuma yazma öğrendiğim andan itibaren Cumhuriyet okuruyum ve Cumhuriyet’in bütün köşe yazarlarını okuya okuya, öyle sıradan değil, öyle gelmiş bir insanım. Ama elimizin ucundan uçtu gitti bu gazete. Bu Ergenekon davasında bunu gözlemledim zaten. (…) Benim için en güzel ölçü, o Samanyolu TV’de Nazlı Ilıcak’ın “Ben artık Cumhuriyet okurum. Herkes Cumhuriyet okuyucusu olsun” deyişinden anladım; çünkü o güne kadar Nazlı Hanım, Uğur Mumcu’yla mahkemelik oldular, büyük mücadeleler verdiler. ‘Tamam, onlar geçmişte kaldı’ demiyoruz; ama son bu Ergenekon’da tepinilirken hukukun (üstünde), ayaklar altına alınırken, çiğnenirken, “Çok doğru yapılıyor. Darbeler bu yolla önlenecek” diyen insanın, birden bire özgürlükçü demokrasiye, hukuka inancına ben inanmıyorum. Onun zevk aldığı düşüncelerden de benim zevk almam mümkün değil. Artık Cumhuriyet yazarları, ona hitab ediyorlar. Kendilerini Nazlı Ilıcak’a benzetmeye çalışıyorlar. (…)

(Mustafa Balbay’ın yazılarına son verildiğinin hatırlatılması üzerine) Mustafa, bu gelişmeyi hak etti, çünkü sustu. O, susarak, kendisinin yazarlığının devam ettirileceğini zannetti. Onu o vaadle kandırdılar. Bunca gelişmeye katkılar sağladı. “Yok, Cumhuriyet’te her şey iyiye gidiyor” diye kefil oldu. Şimdi “Ben yanılmışım” diyor. Tamam, hatanın neresinden dönerse o kadar iyidir; ama Cumhuriyet gazetesinin artık kurtarılması da bir anlam ifade etmiyor. Bu kadronun kurtaracağı Cumhuriyet gazetesinin, bizim Kemalistlere filan bir faydası yoktur, bir yararı da olmayacaktır. Millete de bir hayrı dokunmayacaktır. (…) Bugünkü gelişmeleri Mustafa Balbay nasıl hak etmişse, o Orhan Bursalı’sı da, hiç ses çıkaramayan Şükran Ketenci de, bunlar da hak ediyorlar bakın. Yarın bunların da başına gelecek, “yalancı çoban” hikâyesine dönecekler. Uğurlar, bak, zamanında karşı çıktılar. Cumhuriyet gazetesinin gidişine karşı Uğur, çekinmeden istifasını koydu. O zaman kimse bir şey anlamamıştı Cumhuriyet’in o değişikliğini… Ama (Uğur Mumcu gibi düşünenler) okuyucuyla diyalog kurdular, hatırlarsınız, ve Cumhuriyet gazetesi, okuyucularının tepkisiyle yeniden Nadir Nadi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu takımına geri verildi. Hasan Cemallerin elinden alındı. O tavrı koyamadı bu yazarlar. Önlerinde bir Uğur Mumcu yaşanmışlığı vardı. Direnemediler. Gazetelerine, ilkelerine ve bizlere sahip çıkmadılar. Onun için okunmaya değmez. Onlardan okuduğum hiçbir şeyi, ciddi reçete olarak kabul etmiyorum.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder