23 Nisan 2017 Pazar

Mutluluk

Mutluluğunuzu, başkalarının mutsuzluklarının üzerine inşa ediyorsanız, asla mutlu olamayacaksınız demektir...

Sahi neydi bu beka meselesi?

18 maddelik anayasa değişikliğinin oylandığı halkoylaması öncesinde yürütülen 2 aylık propaganda süresince ‘Evet’ tezini savunmak için öne sürülen iddialardan birisi, “Türkiye’nin bekasının tehlikede olduğu” iddiasıydı. Şu ima ediliyordu: “Eğer halk oylamasından ‘Evet’ sonucu çıkmazsa, Türkiye, yıkılmanın eşiğine gelecek”...

Peki kim yıkacaktı Türkiye’yi? Avrupa mı? Avrupa Birliği, zaten dağılmanın eşiğine gelmişti. İngiltere, AB’den ayrılıp ABD’nin yanına gitmişti. Birlikten ayrılmayı düşünen başka ülkeler de vardı. AB, hem ekonomik sıkıntılar yaşıyor, hem de mülteci tehdidi karşısında çareler arıyordu. Bir Trump vuruyordu AB’ye, bir Putin... Atış serbestti zaten. Bu fırsatta arada sırada bir şaplak da biz vuruyorduk AB’ye... Bu durumdaki AB mi yıkacaktı Türkiye’yi?..

Erguvan mevsimi


İstanbul’un erguvan mevsimindeyiz... Biliyorsunuz, erguvan, ta Roma döneminden beri İstanbul’un rengidir aslında. Roma döneminde bu rengi kıyafetlerinde sadece imparatorluk mensupları kullanabilirlerdi. Halkın kullanması yasaktı. 1-2 gram erguvan boyası elde etmek için binlerce salyangoz avlamak ve onları birtakım işlemlerden geçirmek gerekiyordu. Elde edilmesi çok zahmetli, masraflı; boyası da pahalıydı. Dolayısıyla kullanılması da bir ayrıcalık gerektiriyordu...

İktidarın bileşenleri


Anayasa değişikliği, “kıl payı” bir farkla ve bütün muhalif görüşlerin halka ulaşmasının azamî ölçüde engellenmeye çalışıldığı bir halk oylamasında kabul edildi. (!) Geldiğimiz aşamada, MHP tabanının büyük bir kısmının, anayasa değişikliğini onaylamadığı görülüyor. İslâmcılar, AK Parti’den veya iktidar alanlarından tasfiye edilmek istendiklerini düşünerek, endişelerini ve tepkilerini dile getiriyorlar. Solcular, liberaller, Atatürkçüler, laikler de kendilerini zaten baştan beri dışlanmış hissediyorlar... Yani, toplum katmanlarının pek çoğu, endişe ve karamsarlık içinde... Buna, AK Partililerin önemli bir kısmı da dahil...

Soru şu: Yeni Türkiye’nin müttefikleri ve iktidar bileşenleri / paydaşları, kimlerden oluşacak? Toplumun geneline yayılan bu endişe, belirsizlik ve karamsarlık, nasıl giderilecek?..

Sürpriz mi? Hayır!..

İslâmcılar, bu günlerde AK Parti’den ya da iktidar alanlarından tasfiye edilmek istendiklerini düşünerek tepki gösteriyorlar. Bu durum, bir sürpriz mi? Hayır. Ben, 11 Eylül 2016 tarihinde “Soruları Erkenden Sormak Gerek” başlıklı kısacık bir yazıda, böyle olacağına dair bir öngörüde bulunmuş ve şöyle yazmıştım:

Her kesimin endişesi farklı ama herkes endişeli...
Yahut birbiriyle örtüşmeyen endişelerin çelişkisi…

Ülkücü / milliyetçilerin önemli bir kısmı, Türkiye’nin ABD eliyle eyaletlere ayrılıp bölüneceğinden endişe ediyor...

Bu endişeyi taşımayan ülkücüler ise, MHP’nin hızla eriyip yok olacağından endişe ediyorlar...

Atatürkçüler, Atatürk ilke ve inkılaplarının uygulamadan kaldırılıp, Türkiye’nin “dinci / gerici” bir yapının yönetimine gireceğinden endişe ediyorlar...

19 Nisan 2017 Çarşamba

Bana kızdınız, peki Ergün Diler’e de kızabilecek misiniz?

Takvim gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni ve A Haber’de yayınlanan “Yaz-Boz” programının sunucusu Ergün Diler, “Mevziler Hazır” başlıklı yazısında açıkça şu ifadeleri kullanmış:

“Trump, Kraliçe Elizabeth ile Tayyip Bey ile ve Çin ile yan yana gelecekti. Geldiler de zaten! Aradaki pürüz Avrupa Birliği ile Rusya idi! Bu nedenle bu dengeyi oluşturan güç Fransa-Almanya- Rusya’ya vuracaktı... Tabii Trump içeriden gol yemezse! Eğer Trump kontrol edilir hale gelirse dünya bambaşka bir seyir alırdı!

18 Nisan 2017 Salı

Sokağa dökülen kaybeder

Sokağa dökülen tuzağa düşer ve kaybeder. Demokrasi talebinde samimi olanlar, mücadelesini siyasî zekâsıyla yürütür ve kazanır...

Taraflar ve tuzaklar

Türkiye üzerindeki yeni kurguları görüyorum... Tehlikeli... Taraflar, hâlâ akıllarını kullanma eğiliminde değiller... Her iki taraf da tuzağa düşüyor...

Batı’nın medya telâşı...

Batı dünyası neden bu derece telâş içerisinde Türkiye’deki medya ile ilgileniyor? Çünkü Türkiye’deki medya kuruluşları 100 yıldır kendi kontrolleri altındaydı ve bu medya vasıtasıyla Türkiye’nin ekonomisini, siyasetini, sosyal ve kültürel yapısını istedikleri gibi değiştirebiliyorlardı. Şimdi, medya kendi kontrollerinden çıkacak diye büyük bir korku yaşıyorlar. Türk medyasını tekrar kendilerine uşak hâline getirebilmek için de içimizdeki Batıcıları sivil piyadeler gibi kullanmaya çalışıyorlar. Ciddi orandaki bir kitle de, Batı’nın derdinin gerçekten de demokrasi ve basın özgürlüğü olduğunu zannediyor...