23 Nisan 2017 Pazar

Her kesimin endişesi farklı ama herkes endişeli...
Yahut birbiriyle örtüşmeyen endişelerin çelişkisi…

Ülkücü / milliyetçilerin önemli bir kısmı, Türkiye’nin ABD eliyle eyaletlere ayrılıp bölüneceğinden endişe ediyor...

Bu endişeyi taşımayan ülkücüler ise, MHP’nin hızla eriyip yok olacağından endişe ediyorlar...

Atatürkçüler, Atatürk ilke ve inkılaplarının uygulamadan kaldırılıp, Türkiye’nin “dinci / gerici” bir yapının yönetimine gireceğinden endişe ediyorlar...

“Dinci / gerici” olmakla suçlanan İslâmcılar, küresel güçler eliyle iktidar alanlarından tasfiye edileceklerinden endişe ediyorlar...

Tarikatlar / cemaatler, tereddütlü ve sessiz bir bekleyiş içerisinde, İslâmcıların endişelerinde gerçeklik payı olabileceğinden endişe ediyorlar...

İslâmcılara savaş açan ve iktidar gücünü kullanan imtiyazlı operasyon elemanları, boş bulunup gaflet göstermeleri hâlinde, ellerindeki gücü kaybedeceklerinden endişe ediyorlar...

Liberaller, “demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet, düşünce ve ifade hürriyeti, insan hakları” gibi kavramların artık işlemez hâle geleceğinden endişe ediyorlar...

AK Parti’nin bir korkudan diğer korkuya sevk edilip duran kemikleşmiş tabanı ise, dış güçlerin yeni bir gezi ayaklanmasına zemin hazırlayacağından endişe ediyor... Bu listeyi uzatmak mümkün...

Bütün ülke sathına yayılmış olan bu endişelerin nasıl giderilmesi gerektiğine dair bir önerisi olan var mı? En azından asgarî müştereklerde toplumsal bir mutabakat sağlanması için bir fikri ya da gayreti olan?..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder