21 Temmuz 2018 Cumartesi

Türkiye, kendine özgü yeni bir ekonomi modeli geliştiremez mi?


2007 yılında, eski MİT Daire Başkanlarından merhum Prof. Dr. Mahir Kaynak ile gazeteci, şair ve yazar Ömer Lütfi Mete, MPL televizyonunda, birlikte “Satranç Tahtası” isimli bir program yapıyorlardı. Bu programların birinde Mahir Kaynak, Türkiye’nin Dünyaya bakış açısına uygun yeni bir ekonomi teorisi üretmesi gerektiğini dile getirmişti.

Ekonomi profesörü olan Mahir Hoca, “(Türkiye olarak) bizim Dünya algılamamız, doğrudur; ama bunun eksik olan bir yanı vardır, o da bunun üzerine inşa edilmiş bir ekonomi teorisi yoktur. Bu, mümkündür ve aklım, senelerdir bunun üzerinde gider gelir. Bununla uğraşırım, yaratmaya çalışırım” demiş, ardından da bir hiciv yapmıştı. Amerikalıların her söylediklerinin ciddiye alınmasına karşılık bir Türkiyelinin sözünün ciddiye alınmıyor oluşuna tepki ifadesi olarak, “Ama bazen de şöyle düşünüyorum; diyorum ki, ‘Yahu ben bir şey söylesem kim nazar-ı itibara alır ki? Acaba bir Amerikalı ile otursak, ona yazdırsak bir şeyler… Aklımdan geçmiyor değil. Değil mi yani? Şimdi ben, oturmuşum, ekonomi hakkında ahkâm kesmişim. Hayır, yani ciddiye almazlar…” demişti.

Gülüşmeler arasında söze giren Ömer Lütfi Mete de, “Bir Amerikalı söylerse, hatta Amerikalı bir aktrist (sinema oyuncusu) bile söylese, daha fazla ciddiye alınır” diyerek, Mahir Hoca’nın sitemine katkıda bulunmuştu. Mahir Hoca, bu konuda şu değerlendirmede bulunmuştu:

“Yani şunu söylemek istiyorum: Kapitalizme alternatif, onun yerine geçebilecek bir ekonomi teorisine ihtiyaç var. Kapitalizm, bir doğa kanunu değildir, bir kurgudur. Bakın, başka bir kurguyla yer değiştirdi, komünizm kurgusuyla. Yani yeni bir kurgu yapılabilir. Diyoruz ki, bunu yeni kurgunun önemli bir özelliği olsun. Bu önemli özelliği de, bizim Dünya’ya bakış ve insana bakışımızın üzerine inşa edilmiş bir ekonomi teorisi olsun. Toplum, bir bütündür. Üst üste yığılmış, birbirinden ayrık yaşayan insanlar değildir. Bir bütünün parçalarıdır. Yani oturup, bir insanın midesi başka, kalbi başka, eli başka, kolu başka olmaz ve insanlık da bir bütündür. Bunu kapsayacak ve buna uygun, bütün insanlığa hitab edebilecek bir ekonomi teorisi oluşturulması lâzımdır.”

Mahir Kaynak’ın bu hayali, hep hayal olarak kalmaya mahkûm bir arzu mudur? Türkiye, kendi Dünyaya bakış açısına uygun, Batı teorilerinin dışında yeni bir ekonomi modeli geliştiremez mi? Bunu yapabilmemiz için, herhalde önce Batı karşısındaki aşağılık kompleksinden kurtulmamız, sonra da en zeki ve bağımsız düşünebilen bilim adamlarımızla birlikte oturup ciddi ciddi kafa yormamız gerekir. Başaramaz mıyız? Neden başaramayalım ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder