1975’te, döneminin ötesinde bir tasarımla Türkiye’de üretilip de değeri bilinmeyen sevimli otomobil: Böcek…

Yanlış hatırlamıyorsam, onu ilk kez henüz ilkokuldayken, İstanbul Göztepe’deki evimizin sokağında oyun oynarken görmüş ve etkilenmiştim. 12 Eylül öncesinin kötü günleri olmasına rağmen, neşeli gençler kullanıyorlardı. Diğer otomobillerin hiçbirine benzemiyordu. Acayip bir şeydi. Reklâmlarına rastlamıştım ama yakından görmek etkileyici olmuştu. Belki de o çocuk yaşımda bana biraz oyuncak gibi gözüktüğü için sevimli gelmişti; ama hiç de oyuncak gibi olmadığını yıllar sonra anlıyorum.

1975 yılında Anadol markası altında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin isteği üzerine, Otosan’ın Araştırma-Geliştirme biriminde çalışan Jan Nahum’un önderliğinde tasarlanmış. Tasarım ekibinde yer alan Eralp Noyan, Kadri Nişel, Zeki Diker, Hüseyin Bektaş, Ekber Onuk, Böcek’in geliştirilmesine katkıda bulunmuşlar. 1975’te 202, 1977’de de 1 adet olmak üzere sadece 203 adet üretilmiş. Talep olmayınca üretim durdurulmuş.

Kendinizi kandırmayın, AK Parti diye bir parti kaldı mı?

Mevcut iktidara “AK Parti iktidarı” demek büyük bir yanılgı. İktidar, 2016’dan bu yana sadece Erdoğan ve Saray kadrosunun iktidarı. Siz, AK Parti’nin yönetime bir katkı sağladığına dair bir işaret görüyor musunuz?

“Takipçi” bir “okur” mudur?

Bir Twitter kullanıcısı bizi takip listesine kaydetmişse, onun bizim yazdıklarımızı takip ettiğini varsayıyoruz. Oysa bir kullanıcının bizi takip listesine almış olması, bizi gerçekten takip ettiği anlamına gelmiyor. Yazdıklarınız yeterince “etkileşim” almamışsa, zaten Twitter onları takipçilerinize göstermiyor. Yazdıklarınızdan habersiz kalıyorlar. Bir kullanıcının sizi gerçekten takip edebilmesi için, her gün profil sayfanıza girip o gün neler yazdığınızı gözden geçirmesi gerekir. Bunu yapan kaç kullanıcı vardır?

Sokak Çocuğu Ali, “Çöpçüler” ve Erkin Koray

Perişan, fakir adam, mini etekli kızlar, şöhretten vazgeçip namaza başlayan “Sokak Çocuğu Ali”, Esengül, Nükhet Duru ve Erkin Koray… İşte size bir şarkının hikâyesi…

Muhalefet ancak demokratik ülkelerde etkili olabilir

Siyasette son birkaç yılın en çok tartışılan konularından biri, muhalefetin etkisiz hāle gelmesi, iktidarı değiştirme gücünü kaybetmesi. Muhalefet, bu sebeple çok eleştiriliyor, beceriksizlikle, kendisine bağlanan umutları tüketmekle suçlanıyor.

Müzisyenlere bir önerim var: Bazı şarkıların sözleri yeniden yazılsın

Pek çok şarkı, bestesiyle, düzenlemesiyle, icrasıyla çok güzeldir de sözleri berbattır. Pek çok güzel şarkı, sözleri sadece sınırlı bir kesime hitap ettiği için dinlenmez, ziyan olur, arşivlerde kalır. Oysa bu eski şarkıların sözleri değiştirilerek özenle yeniden yazılsa, yeni bir düzenlemeyle ve yeni teknolojik imkânlarla çok net bir stüdyo kaydıyla piyasaya sürülse, hem iyi beste sıkıntısı çeken müzik dünyası canlanır hem de o güzel şarkılar, ziyan olmaktan kurtulur. Siz bu konuyu bir düşünün, gerekirse sonraki günlerde size bazı örnekler de veririm.

(Sözler değiştirilirken, telif hakları kanunu uyarınca elbette hak sahiplerinden gerekli kanunî izinler alınacaktır.)

70’lerde, 80’lerde müzik dinlemek…

Bugünün müzikseverleri şanslılar. Cep telefonlarından, her zaman, her yerde, dinlemek istedikleri her şarkıyı dinleyebiliyorlar. Üstelik, pek çok dijital müzik platformu, onlara yardımcı oluyor. Youtube Music, Spotify, SoundCloud, Shazam, Fizy, Deezer, Apple Music, Amazon Music, “Ne veriyim abime” dercesine hizmetinize āmāde…