15 Şubat 2024 Perşembe

“Takipçi” bir “okur” mudur?


Bir Twitter kullanıcısı bizi takip listesine kaydetmişse, onun bizim yazdıklarımızı takip ettiğini varsayıyoruz. Oysa bir kullanıcının bizi takip listesine almış olması, bizi gerçekten takip ettiği anlamına gelmiyor. Yazdıklarınız yeterince “etkileşim” almamışsa, zaten Twitter onları takipçilerinize göstermiyor. Yazdıklarınızdan habersiz kalıyorlar. Bir kullanıcının sizi gerçekten takip edebilmesi için, her gün profil sayfanıza girip o gün neler yazdığınızı gözden geçirmesi gerekir. Bunu yapan kaç kullanıcı vardır?

İyi kitap okurları, beğendikleri yazarları takip ederler. Meselâ yeni bir kitabının yayınlanıp yayınlanmadığını medyadan takip eder, yayınlanmışsa gider kitapçıdan satın alır ve okurlar. Twitter kullanıcıları arasında bu ilgiyi sürekli tutan kaç tane okur vardır? Bence çok az. Twitter kullanıcısı, telefonu eline alır, Twitter sayfasını parmağının ucuyla aşağıdan yukarı doğru kaydırır, o an karşısına çıkan tweetlerden ancak dikkatini, ilgisini çekenleri okur. Yani yazdıklarımızın takipçilere ulaşması biraz da tesadüflere bağlıdır. Üstelik, kullanıcının o anki psikolojisi de davranışlarını belirliyor. Yazı okuyacak bir havada değilse, sadece fotoğraflara veya ilgisini çeken videolara göz gezdirip geçebilir. Yani, yazımızı görse bile okumayabilir. Dolayısıyla, her “takipçi” bir “okur” değil. Dahası, bizi takip listesine alan her kullanıcı, yazdıklarımızı beğenen kişiler olmuyor. Meselâ bize “gıcık” olan biri de pekālâ bizi takip edebiliyor. “Bakalım bugün neler saçmalamış” merakıyla okuyor. Siyasî sebeplerle bizden nefret eden bir kullanıcı, açığımızı kollamak için de bizi takip edebiliyor. “Bir hata yapsa da şuna okkalı bir cevap yapıştırsam” diye düşünebiliyor. Twitter, genellikle gerilim duygusu üreten bir ortam. Kullanıcıların bir kısmı da, farkında olarak ya da olmayarak, Twitter’a genellikle tepki gösterme içgüdüsü ile giriyorlar. Tepki göstermeye kurulmuş gibiler. “Bugün kime sataşsam, kiminle ağız dalaşına girsem, kime laf yetiştirsem?” Twitter kullanıcısı, genellikle pek sadık bir okur değildir. Meselâ sizi bir yıl boyunca takdirle takip eder, günün birinde bir tweetinize gıcık olur, takibi bırakır. Yani daha önce çok beğendiği yazılarınızın hiçbir değeri kalmamıştır. Bir anda çöpe atılabilirsiniz. Dün sizi övenler, yarın çekinmeden küfredebilirler. Twitter, kullanıcılarını zaman zaman gündem yanılgısına da düşürür. Twitter’da en çok tartışılan bir konu, sokaktaki insanın hiç gündeminde olmayabilir; ancak kullanıcılar, bütün Türkiye’nin bu konuyu tartışmakta olduğunu zannederler. Toplumun umurunda bile olmayan herhangi bir konu, Twitter’da Trend Topic (TT) olup, gündemin birinci konusu hāline gelebilir. Pek çok Twitter kullanıcısı, TT konusuna bakıp, kendisini bir an önce o konuda bir tweet atmak zorunda hisseder. O kadar acele eder ki, yazım hataları ve ifade bozuklukları ile dolu berbat metinler yayınlar. Yayınlamadan önce birkaç saniye yazdıklarını kontrol edecek sabrı bile gösteremez. Sanki bütün Türkiye onun tweetini bekliyormuş gibi... Oysa milyonlarca insanın umurunda bile değildir. Pek çok Twitter kullanıcısı, yazdıklarıyla toplumu kısa süre içinde değiştirebileceği yanılgısına kapılır. Oysa toplumun eğilimlerinin değişmesi çok zordur. Güçlü etkiler ve çok uzun zaman ister. Yani Twitter’dan vatan kurtarılmaz. Twitter’daki iyiler ve kötüler konusuna gelince, toplum neyse, nasılsa, hangi seviyedeyse, Twitter da o durumdadır. Bütün bunlar, Twitter’ı hangi oranda ciddiye almamız ve nasıl kullanmamız gerektiği sorularını gündeme getirir. Bunu her kullanıcı düşünmelidir. Twitter kullanıcıları arasında, sayıları hiç de az olmayan, oldukça nitelikli, çok değerli insanlar da var. İyi ki var. Aksi halde, hiçbir şeye hiçbir özen göstermeyen bu kadar kontrolsüz insana tahammül edilemezdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder