23 Şubat 2018 Cuma

AK Parti / Erdoğan iktidarı nasıl kıskaç içine alındı?

- “Trol” adı verilen ve kimlikleri gizli, maaşlı sosyal medya kullanıcıları, AK Parti / Erdoğan iktidarını savunmak maskesi altında, AK Parti’nin dostları da dahil olmak üzere, toplumun önemli bir kesiminin iktidardan nefret etmesine sebep olacak yayınlar yaptılar. AK Partili siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar ve bürokratlar da dahil olmak üzere, tecrübeli, aklı başında kim varsa hepsine hakaretler yağdırdılar, onları hain olarak gösterdiler ve iktidar halkasının dışına ittiler. Bu troller, iktidarın hatalarını eleştiren herkesi düşman ve hain olarak göstererek, iktidarın uyarılmasına engel oldular ve daha fazla hata etmesini sağladılar. Artık, AK Parti’nin hatalarına dikkat çekip onu uyaracak kimse kalmamıştı. İktidar, bu trol sürecini destekleyip seyretmekle ne büyük bir tuzağın içine düştüğünü de fark edemedi… Artık çok geç…

- Önce Erdoğan’ı “tek adam” hâline getirdiler. Bütün toplum, her kararın onun iki dudağının arasında olduğuna inandırıldı. Böylece, birtakım güç odaklarının gerçekleştirdiği stratejik operasyonlar, Erdoğan tarafından yapıldığı zannedildiği için, muhafazakâr tabandan tepki görmeden kolaylıkla yapılır oldu. Diğer taraftan, ülkedeki her kötü icraat ve olay da, kaçınılmaz olarak Erdoğan’a mal edilir oldu. Bir taşla iki kuş… Hem Erdoğan adına operasyonlar yap, hem de her kötü olay ona mal edilsin… Erdoğan, onun “tek adamlaştırılmasına” karşı çıkanları düşman ilân etmek yerine doğru anlayabilseydi, bu gün bu tuzağa düşmemiş olacaktı. Artık çok geç…

- Osmanlı İmparatorluğu’nu canlandırmak, ihya etmek hayali, olabilecek en pespaye, en kalitesiz, en niteliksiz, en ciddiyetsiz yöntem ve üslûpla, bütün dünyaya haykırıldı. Trollerin yönlendirdiği cahil kitle, şunu bilmiyordu: Osmanlı’nın canlanması fikri, Batı devletlerinden önce Arap / İslâm devletlerini ürkütürdü. Çünkü Osmanlı’nın canlanması demek, Arap devletlerindeki hanedanların, ABD’nin gölgesinde zevk ü sefa süren kralların, prenslerin saltanatının sona ermesi, bağımsızlıklarını kaybedip Türkiye’nin güdümüne girmeleri demekti. Korktular, ürktüler ve Türkiye yerine Batı’ya yöneldiler… Oysa Osmanlı hayalini yüksek sesle dile getirmek yerine, o güce ulaşmak için sessiz ama samimi bir gayret gösterilseydi, Arap dünyasıyla karşı karşıya gelinmeyebilirdi… Artık çok geç…

- Önce, Erdoğan’la Sultan 2. Abdülhamid’i özdeşleştirdiler. AK Parti taraftarları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, günümüzün 2. Abdülhamid’i olarak görmeye başladılar. Operasyonun ikinci aşamasında, AK Parti / Erdoğan iktidarının sergilediği adaletsizliklere ve ülke yönetiminde gösterdiği başarısızlıklara tepki gösteren herkes, kaçınılmaz olarak Sultan 2. Abdülhamid’e de düşman olmaya başladılar. Burada hedef, Erdoğan’ın âkıbetini Sultan 2. Abdülhamid’in âkıbetine sürüklemekti. İktidar, bu tuzağa da kendi elleriyle düştü. Tarihî bir şahsiyet, sadece AK Parti’nin sembollerinden birisi hâline getirilmemeliydi… Artık çok geç…

- 15 Temmuz sonrası süreci, AK Parti iktidarı yönetemedi. AK Parti iktidarının yerine ve onun adına başka odaklar yönetti bu süreci. Ve bu sürecin sonunda, toplumda sadece “FETÖ”ye karşı değil, bütün “İslâmcı” kesimlerin yanı sıra, bütün tarikatlara, bütün cemaatlere, bütün dindarlara karşı bir güvensizlik ve hatta düşmanlık oluştu. AK Parti, artık kendi sosyolojik tabanını da zayıflatmıştı… İslâmcı-Muhafazakâr camianın yıllardır kendince “mücadele” ettiği “resmî ideoloji”nin eski tahtına yeniden oturabilmesi için artık bütün şartlar hazır hâle getirilmişti… Taban hilafet hülyalarına dalmışken, karşılarında âniden Atatürkçü-Kemalist-Laik bir yönetim modeli belirmeye başlamıştı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder