16 Ağustos 2018 Perşembe

Türkiye’nin uluslararası ittifaklardaki yerini ekonomi belirleyecek

Amerika’da Rusya da, “Küresel Sermaye” dediğimiz ve paranın gücüyle devlet yönetimlerini ele geçiren George Soros benzeri sermayedarlardan rahatsızdılar.

Putin, istihbarat teşkilatının operasyonuyla devletin başına geçti ve “Oligark” olarak tanımlanan yabancı sermayedarları Rusya’dan kovdu.

Amerika’da da Trump başa geçerek, Küresel Sermaye’ye savaş açtı. Başka ülkelere yatırım yapan Amerikalı işadamlarını, sahip oldukları Dolarlarla birlikte ülkesine dönmeye zorladı. Bir dizi ekonomik operasyon yaptı.

Türkiye’de Erdoğan da, başlangıçta küreselleşmeci-AB’ci bir parti olarak kurulan AK Parti’yi tamamen kontrol altına aldı; “Ulus Devlet” karşıtlarını partiden uzaklaştırdı.

Ardından, küreselleşme karşıtı ulusalcı-Avrasyacı askerlerin desteğiyle, esasen küreselleşmeci bir yapı olan Fethullah Gülen kadrolarını ve kuruluşlarını etkisiz hale getirdi.

Aşağı yukarı aynı dönemde gerçekleştirilen bu operasyonlar sonucunda Trump-Putin-Erdoğan üçlüsü, Küresel Sermaye’ye savaş açan liderler olarak ortak bir zeminde işbirliği yaptılar.

Ancak bu işbirliğine tepki olarak Küresel Sermaye, Türkiye’ye yaptığı yatırımlarını hızla azalttı; sermayedarlar Türkiye’den uzaklaştı.

Küresel Sermaye’ye savaş açan Putin ve Trump, aynı zamanda Avrupa Birliği’ni de etkisiz hale getirmek istiyorlardı.

Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye yönlendirilmelerinin sebebi, “Sınır kapılarını açarız” tehdidiyle AB’yi etkisiz hale getirmekti. Öyle de oldu. Ancak bu durum, Türkiye’nin AB’den uzaklaşmasını hızlandırdı, ilişkilerin bozulmasına yol açtı.

Geldiğimiz aşamada ise Türkiye-ABD ilişkileri ciddi ölçüde bozulmuş gözüküyor. ABD’nin, İran’a karşı Türkiye’yi kendi yanında yer almaya zorladığı anlaşılıyor.


Tek sebep bu mu? Bilmiyoruz. Küresel Sermaye karşıtlığında yan yana gelen Trump ile Erdoğan’ın arasının açılması için, Türkiye’nin yeniden Küresel Sermaye’ye yaklaşmış olması gerekirdi. 

Acaba Türkiye’de yeniden böyle bir eğilim mi görüldü? Halkın bilgisi dışında böyle bir değişim yaşanıyorsa, bunda İngiltere’nin parmağı olabilir miydi?

Türkiye’nin, bir yıl içinde 100 milyar Dolar olmak üzere toplam 250 milyar Dolar kredi bulması gerekiyor. Türkiye, bu parayı nereden bulacak?

Türkiye, Çin’den 3,6 milyar Dolar, Katar’dan da 15 milyar Dolar kredi temin etti. Her iki ülke de Küresel Sermaye’nin üssü konumunda…

Acil kredi ihtiyacı, Türkiye’yi yeniden AB’ye yaklaşmaya zorluyor. Bu yakınlaşma gerçekleşirse, dışarıda ABD ve Rusya, içeride de Ulusalcı-Avrasyacı odakların tepkisi ne olabilir?

Türkiye, uluslararası ittifakını değiştirme teşebbüsünün sonucu olarak yaşadığı bunca çalkantıdan sonra, hangi ittifakta yer alacak? Türkiye’nin nihaî yerini, ekonomi belirleyecek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder