3 Aralık 2015 Perşembe
Kurgu
27 Kasım 2015 Cuma
Uluslararası kurgu
21 Kasım 2015 Cumartesi
Salon kültürü
Demli şiirler
8 Kasım 2015 Pazar
Erdoğan ve kucaklaşmak
1 Kasım 2015 Milletvekili Genel Seçimi’nde AK Parti’nin açık bir farkla tek başına iktidarı yeniden elde etmesinin ardından, 1 Kasım’a kadar şiddetli bir “siyasî savaş” tavrı göstermiş olan kimi çevreler, zarûrî olarak belirgin bir tavır değişikliği gösterdiler. Bu çevreler, şimdi ‘Savaş baltalarımızı toprağa gömdük. Barışıp kucaklaşalım. Bize karşı sert ve baskıcı olmayı sürdürmenizin bir anlamı yok’ mealindeki sözlerle, hükümete, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrıda bulunuyorlar...
Sivil denetim ve biz
3 Kasım 2015 Salı
AK Partililer ve Ülkücüler, karşı karşıya gelmemeliler
PKK’ya lider belirleme savaşı...
2 Soru
18 Ekim 2015 Pazar
“Kara Davut” romanı ve Nazım Hikmet
Nazım Hikmet, 1929 yılı Haziran ayında “Resimli Ay” mecmuasında yayınlanmış olan “Yeni Çıkan Kitaplar: “Kara Davut” / Muharriri Nizamettin Nazif” başlıklı yazısında, başlığından da anlaşılacağı üzere, Nizamettin Nazif’in “Kara Davut” isimli romanını tanıtıyor.
6 Ekim 2015 Salı
Acaba senaryodaki rolümüz ne olabilir?..
Haberin başlığı ile muhtevası arasındaki tilkiler
9 Eylül 2015 Çarşamba
1955 Rum düşmanlığından 2015 Kürt düşmanlığına uzanan çizgide İngiltere...
15 Ağustos 2015 Cumartesi
Mutluluk
Tahtakale
Bahçeli’nin desteği
7 Ağustos 2015 Cuma
Geyik muhabbeti
Çerkes Ethem, Çapanoğlu isyanı ve Atatürk
24 Haziran 2015 Çarşamba
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftar yemeği
21 Haziran 2015 Pazar
Deniz Baykal
Deniz Baykal
11 Nisan 2015 Cumartesi
“Y Ağacı”
Çamlıca Tepesi’nde, “Y” harfine benzeyen bir çam ağacı vardı. Ahmet, 2,5-3 yaşlarında harfleri tanımaya başladığında ona o ağacı göstermiş ve bir “Y” harfine benzediğine işaret etmiştim. Ahmet, çok sevmişti o ağacı. Özel bir anlamı, değeri vardı onun için. Ona “Y ağacı” adını vermiştik. Ne zaman Çamlıca Tepesi’ne çıksak, Ahmet, “Baba, Y Ağacı’na gidelim mi?” diye teklifte bulunur ve Büyük Çamlıca Korusu’ndaki o ağacın yanına giderdik. Onu kaldırıp, ağacın orta yerine oturturdum ve bir müddet orada öylece oturur, etrafa bakar, kendini özel hissederdi...
Bugün, o ağacın kökünden kesildiğini fark ettik. Ahmet,
gözlerine inanamadı. Şaşkınlık ve telâşla etrafına bakınmaya başladı. Acaba
ağacın yeri konusunda yanılmış olabilir miydik? Yakınlarda bir yerlerde o “Y
Ağacı” hālâ duruyor olabilir miydi? Ağacı arayan hüzünlü gözlerini görünce,
daha fazla umutlanıp ardından hayal kırıklığı yaşamasını istemedim ve “Boşuna
arama Ahmet, kesmişler oğlum” dedim. “Hayır, hayır! Kesmemişlerdir; buralarda
bir yerlerdedir” diyerek ağlamaya başladı.
Henüz 7 yaşında küçük bir çocuk olmasına rağmen, “Ama baba,
o benim çocukluk ağacımdı” demesi çok dokundu bana. “Küçüklüğüme dair
hatıralarım vardı onda” demek istiyordu, anlıyorum. Büyüyecek ve o ağacı hiç
unutmayacak, belki kendi çocuklarına bir çocukluk hatırası olarak anlatacaktı.
Çünkü bana hep çocukluk hatıralarımı anlattırır ve her biri onun için çok
değerlidir. Çocukluk hatıraları önemlidir Ahmet için. Şimdi nasıl
kabullenecekti o ağacın kesildiğini? Bir müddet ağladı... Yanından
uzaklaşırken, hālâ etrafta bir yerde o ağacı görmeyi umut eden bakışlarla sağa
sola bakınıyordu...
O ağaç, kurumuş bir ağaç değildi. Kesilmesini gerektiren
hiçbir sebep yoktu... Kim, neden kesti, bilmiyorum.
Bir ağacı keseceğiniz zaman, o ağacın, hiç tanımadığınız
başkaları için ağaç olmaktan öte bir anlamı ve değeri olabileceğini düşünün!
Ağaçları kesmeyin! Sizin zihniniz, gönlünüz, vicdanınız bir kütüğe dönüşmüş
olabilir; ama o kestiğiniz ağaçlar birer kütük değildir. Ağaç katilleri!
Sizler, o ağaçlarda nelerin yaşadığını bilmezsiniz...
Ahmet’e, “Seni çok iyi anlıyorum; ama şükür ki, elimizde o
ağacın fotoğrafları var. Onlar da olmasaydı, ben de çok üzülürdüm” dedim.
Teselli oldu biraz. Eve dönünce, “Y Ağacı”nın fotoğraflarına baktık. Basit bir
ağaç işte; ama o bizim “Y Ağacı”mızdı... Keşke bugün de görebilseydik onu.
(Eve döndük ve Ahmet hālâ yanlış yere bakmış
olabileceğimizi, o ağacın oralarda bir yerlerde yaşamakta olduğunu umut
ediyor...)