31 Mart 2018 Cumartesi

Türkiye, Afrin’i vali yardımcısıyla yönetecek

Afrin Kurtuluş Kongresi Gaziantep'te yapıldı
Türkiye, “Zeytin Dalı Harekâtı” ile terör örgütü PKK / PYD’den kurtardığı Afrin’i, Türkiye’den atanan vali yardımcılarıyla yönetecek.

“Bağımsız Kürt Rabıtası” isimli kuruluş, Afrin’in yeniden inşası ve Afrinlilerin köylerine tekrar dönmeleri için, Türkiye’nin Afrin şehir merkezinde kontrolü sağladığını duyurduğu gün, Gaziantep’teki bir otelde “Afrin Kurtuluş Kongresi” düzenledi.

Basına kapalı olarak yapılan kongreye, terör örgütü YPG / PKK’nın zulmünden kaçan Kürt, Arap, Alevi ve Ezidi 100’e yakın Afrinli katıldı. Bunların arasında, Türkiye’deki ve Avrupa’daki bazı Afrinlilerin de olduğu kaydediliyor. Kongrede, 5 yedek üyeyle birlikte 35 kişiden oluşan Yerel Kent Meclisi üyeleri seçildi. Meclis üyelerinin 24’ü Kürt, 8’i Arap, 1’i Alevi, 1’i Ezidi ve 1’i de Türkmen.

Kongre, Afrin’in güvenliğinin askerler tarafından değil polisler tarafından sağlanmasını istiyor. Bu amaçla, gönüllülerden oluşan bir polis teşkilatı kurulacak.

Bağımsız düşünmek

Kavgalarımızın büyük bir çoğunluğu, başkalarının bizim için hazırladıkları kurguların sonucudur. Bize (topluma), farkında olmadığımız yöntemlerle, “Şunu seveceksin, şundan da nefret edeceksin” derler ve biz yine farkında olmadan onların talimatlarına göre kavga ederiz…

Bu hipnoz sistemini bozmak mümkündür. Bunun için, bağımsız düşünmek, her görüşü dinlemek gerekir. Her görüşü dinlemek, hepsini beğenmek ve onaylamak değildir. Ama bize mukayese / karşılaştırma imkânı sunar. Başkalarının kararını kendi kararımız zannetmekten kurtulabiliriz...

29 Mart 2018 Perşembe

İktidarın endişesi giderek çoğalıyor

Gözüktüğü kadarıyla AK Parti iktidarı, ABD desteğiyle dengelenmeyen bir Rusya ittifakında yer alması hâlinde, AK Parti’nin kendilerine karşı tamamen savunmasız hale geldiğini gören Avrasya ittifakı tarafından iktidardan devrilmek isteneceğini görüyor. Bu sebeple, ABD ile ilişkilerini düzeltmeye çalışıyor. Ne var ki, birçok alanda gücü eline geçiren çevreler, iktidarın ABD ile yakınlaşmasına izin vermiyor. İktidar da artık onları bir çırpıda aşabilecek güçte değil. Derinlerde ortalık toz duman. İktidarın endişesi giderek çoğalıyor…

27 Mart 2018 Salı

Bu ülkede devlet dayağı yememiş tek bir sosyal tabaka kaldı mı?

Kendi kendini dövmek
Bir devlet, uluslararası şartlar değiştiğinde, “dost” ve “düşman” tanımını zaman zaman değiştirebilir. Yani, eskiden “dost” dediğine sonradan “düşman” ; eskiden “düşman” dediğine de sonradan “dost” diyebilir. Fakat dost-düşman tanımlarını değiştirdiğinde, faturayı neden hep kendi vatandaşına, kendi insanına keser? Bu, makul müdür? Bu, akıllı bir devletin yapacağı iş midir? Neden dost-düşman tanımını her değiştirdiğinde kendi insanını döver, ağzını burnunu kırar, hayatını karartır? Oysa eskiden meşrû kabul ettiğini sonradan gayrimeşrû ilân eden de devletin kendisidir.

Sizce bu hata şimdi de yapılmıyor mu?

Prof. Dr. Mahir Kaynak
Eski MİT Daire Başkanı merhum Prof. Dr. Mahir Kaynak, istihbaratta insanların ideolojilerine göre tasnif edilmelerinin ve ideolojilerin de iyi-kötü diye ayrılmalarının yanlış olduğunu söyler, bunu da şöyle açıklardı:
“Halbuki istihbarat teşkilatının görevi, yabancıların operasyonlarını bulmaktır. Yani, sizin “iyi” olarak kabul ettiğiniz bir ideolojinin arkasına da saklanabilirler. Meselâ bu güne kadar darbeyi hep Atatürkçülük adına yaptırdılar; fakat onlar da (Amerikalılar da) içindeydiler… Ve biz, oturduk komünizm (ile mücadele) peşinde koştuk. Oysa Türkiye’de komünist yoktu....

26 Mart 2018 Pazartesi

Kim kime darbe yapar, kimler tasfiye edilir?


Gözüktüğü kadarıyla, ittifaklardaki belirsizliğe İngiltere’nin müdahalesi son verecek. İngiltere ile Amerika mutabakata varmış gözüküyor. Rusya’ya karşı Almanya ve Fransa da bu ittifaka katılırsa, sizce Türkiye yine Avrasya ittifakına yönelmeye devam eder mi? Ufukta yine ABD ittifakı gözüküyor… Eğer böyle olursa, başka cepheden yeni bir tasfiye dalgası daha geliyor demektir...

“Ulusalcılar darbe yapmaya hazırlanıyorlar” iddiası, medyada ve kamuoyunda daha da yaygınlık kazanırsa bu, ulusalcılar tasfiye edilecek demektir… Zira bir grubun darbe yapacağının dile getirilmesi, o grubun deşifre edilmesi, yahut kurban edilmesi demektir…

Erdoğan’ın Atatürkçü / Kemalist / laik yargı hassasiyetine dair endişesi

Erdoğan, koro halinde ayet okuyan gençleri uyardı
Yazının sonunu başa koyarak önce kısa bir özet:

Bu cümleler arasındaki “Buralara nasıl geldiğimizi de iyi bileceğiz” cümlesi, geçmişte yaşadıkları yargı müdahalelerini ima ediyor. Yıllar sonra ilk kez Erdoğan’ı, laik yargı müdahalesi ihtimaline karşı açık bir tedirginlik içinde, tedbirli ve temkinli bir duruş sergilerken görüyoruz. Bu küçük ayrıntı, tabanın henüz farkında olmadığı bir değişimin varlığına işaret ediyor… Belli ki Erdoğan farkında; ama bu tehlikeyi tabana fazla yansıtıp tedirgin etmek istemiyor…

Bu küçük ayrıntılar, Atatürkçü / Kemalist / laik hassasiyetin yargıda giderek baskın hâle gelen yansımaları değil mi? Gençlerin önce “minareler süngü” mısralarını, ardından da koro halinde ayetleri Arapça aslından okumaları, Erdoğan’ı tedirgin ediyor…

24 Mart 2018 Cumartesi

Erdoğan’ın üslûbu ve “yeni siyaset”

Şakir Yücel Karaman Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'a bilgi verirken
AK Parti Güngören İlçe Kongresi’ne katılan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının video kaydını izliyorum. Erdoğan, tribünlerdeki gençlerin durmaksızın toplu olarak atmakta oldukları sloganlar eşliğinde konuşmasını sürdürüyor. O konuşuyor, gençler susmuyorlar. Yani, aslında Erdoğan’ı dinlemiyorlar.

22 Mart 2018 Perşembe

Son anda bir sürpriz ihtimali mi var?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin 18 Mart’ta yapılan 12’nci Olağan Büyük Kurultayı’nda “Cumhurbaşkanı seçiminde adayımız, aksi ve ârızî bir gelişme olmadıktan sonra Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır” derken, “aksi ve ârızî” kelimeleriyle hangi ihtimali göz önünde bulundurmuştu acaba?..

21 Mart 2018 Çarşamba

Şartlar olgunlaştırılıyor

Olacak olan her ne ise, her seferinde olduğu gibi yine göstere göstere geliyor... Şartlar olgunlaştırılıyor... Kışkırtıcı ajanlar sahada...

20 Mart 2018 Salı

Bahçeli’nin gündemi

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, şu konularda ne zaman bir söz söyleyecek?: Ekonomi, eğitim, bilim ve teknoloji, tarım ve hayvancılık, çevre ve şehircilik, kültür ve sanat…

19 Mart 2018 Pazartesi

Ortalık toz duman

Birtakım haberlerin ve birtakım siyasî / askerî beyanatların satır araları okunduğunda görülüyor ki, Türkiye’yi önümüzdeki dönemde büyük çalkantılar bekliyor. Bu, güç odaklarının, devlerin savaşı… Henüz gün yüzüne çıkmış olmasa da, derinlerde ortalık toz duman…

18 Mart 2018 Pazar

Milliyetçilik-vatanseverlik yarışı

Görülen şu ki, herkes, “En milliyetçi, en vatansever benim” yarışında çocuksu bir “kendini ispat etme” gayretine kapılmış. Samimi vatanseverlerin böyle bir gösteriye ihtiyacı var mıdır? Bunların büyük bir kısmı, vatan değil menfaat derdinde... Olup bitenlerden haberleri bile yok.

17 Mart 2018 Cumartesi

Siyasî tuzaklar ve AK Parti’nin pişmanlığı

AK Parti, enayiliğine doymasın! Onca zamandır kendisini dostça uyaran kim varsa hepsini “hain” ve “düşman” ilân ettikten sonra şimdi kafasını duvarlara vurmaya başladı. Etrafında ona acıyacak dost da bırakmadı ki... Düştüğü tuzakları fark ediyor ama artık çok geç...

“İmtiyazlı Ortaklık”

SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, AB üyeliği konusunda “tam üyelik” yerine “imtiyazlı ortaklık” tercihinin düşünülebileceğini söylemiş. Mevcut şartlarda akıllıca bir formül... Ne ilişkilerini tamamen koparıyorsun, ne de AB’ye mahkûm oluyorsun...

16 Mart 2018 Cuma

“Selfie”ler ve ameliyatlar


Yüz Plastik Cerrahı Boris Paskhover’a gelen müşterileri, telefonlarını çıkarıp, “Fotoğrafa bak! Burnumun ne kadar büyük göründüğünü görüyor musun?” diyerek yakınıyor ve estetik ameliyat talebinde bulunuyorlarmış. Paskhover ise, bilgisayar uzmanı bir ekiple birlikte yaptığı bir çalışma sonucunda, 30 santimetre mesafeden bir selfie çeken veya portre fotoğraf çekilen bir kişinin burnunun normalden ne kadar büyük durduğunu hesaplamış. Araştırma sonucuna göre, selfie çekimlerinde burun, erkeklerde, olduğundan yüzde 30, kadınlarda yüzde 29 daha geniş gözüküyormuş.

Seçim ittifakı

AK Parti-MHP ittifakının, seçimi kazanmayı adeta garanti altına almak için hazırladığı ittifak kanunu, muhalefetin de kendi arasında ittifak kurması halinde iktidarın aleyhine dönebilecek bir kanun… Muhtemelen de öyle olacak…

İngiltere, Türkiye’ye “Ya Rusya, ya ben” diyor

İngiltere, Türkiye’ye “Ya Rusya, ya ben” diyor…

15 Mart 2018 Perşembe

İngiltere-Rusya gerilimi

İngiltere-Rusya arasındaki gerilim daha da yükselirse, Türkiye'de Rusya ittifakı zayıflar...

Rusya’ya karşı cephe oluşuyor

Rusya Devlet Başkanı Putin
ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere Başbakanı Theresa May, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yayınladıkları ortak açıklamada şu beyanatta bulunmuşlar: 

“Avrupa’da 2. Dünya Savaşı’ndan beri ilk kez sinir gazı kullanıldı. Bu, İngiltere’nin egemenliğine saldırıdır. Saldırıdan Rusya sorumludur.”

14 Mart 2018 Çarşamba

Siyaset nedir?

Siyaset, kurgulanmış olaylar zinciridir. Siyasî başarı ise, bu kurguları kendi lehine dönüştürebilmektir...

Eski Merkez Bankası Başkanı Yılmaz’dan AK Parti’ye:
Bu yalanlarınızdan bıktık artık!

Durmuş Yılmaz
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Fransa'nın Cannes kentinde devam eden İnşaat ve Gayrimenkul Fuarı MIPIM 2018’de bir konuşma yapmış. Konuşmasının bir kısmında demiş ki, “O dönemde faizler bile yüzde 5’in altına düşmüştü. Dehşet yatırımlar yapılıyordu. IMF'ye borcumuz bitmişti, müthiş bir gelişme trendine girmişti Türkiye.”

Şimdi İYİ Parti içerisinde yer alan eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bu sözleri okuyunca dayanamayıp, twitter sayfasında şunları yazmış:

“Bu yalanlarınızdan bıktık artık. 2003-2008 dönemini kapsayan 2 stand-by anlaşması ile IMF den alınan 28 myr $'ın, 4 myr $nı 3lü koalisyon kullandı. Kalan 28 milyar $ AKP kullandı. 28 milyar $'ı ödediniz ama 129 myr $ devraldığınız dış borcu 440 myr $ çıkardınız. Faiz onun için yüksek”

AK Parti’yi kendi kendine çökerttiriyorlar

AK Parti’yi kendi kendine çökerttiriyorlar... Kendini kendi elleriyle çökertsin, mağdur duruma düşmesin; görünür operasyonlarla değil, meşru siyasî yollarla imha edilmiş olsun diye... İktidar, çöküş sürecini fark etti ve telâşa kapıldı; ama ne olduğunu çözemedi. Çünkü artık çok geç. Burnunun dikine gitmenin ve dostlarını pervasızca harcamanın kaçınılmaz sonucu...

Bahçeli’nin ince planı

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Müsavat Dervişoğlu, “Ben, adım gibi biliyorum ki, Devlet Bahçeli Beyefendinin de bunu (Erdoğan’ı) kandırmak gibi ince bir planı var. O, bu işlerin kurnazıdır” demiş. Bunu benim bu sayfada 2 yıldır yazdığımı, bilenler bilir…

Sakalımız yok diye inanmadılar

Herkes uyardı ama AK Parti, her uyarıyı “saldırı” olarak algıladığı için, bunlardan istifade etmek yerine, eleştirenleri “hain” ve “düşman” ilân etmeyi tercih etti... AK Parti, özellikle son 2 yıldır, kelimenin tam anlamıyla, ne yaptığını bilmez halde…

Bakınız, anket şirketi MAK Danışmanlık’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, twitter sayfasında şöyle yazıyor:

Mehmet Ali Kulat
“Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçiminde seçimin belirleyicisi 3 grup var:

- Kürt seçmen,
- Muhafazakâr seçmen,
- Genç seçmen...

… ve bilerek ya da bilmeyerek AK Parti’nin ilk kez bu kadar güven bunalımına soktuğu 3 seçmen grubu…”

İngiltere-Rusya gerilimi

İngiltere ile Rusya arasındaki gerilim yükseliyor...

Hulusi Akar

Dışarıdan bakıldığında anlaşıldığı kadarıyla, Doğu Perinçek / Aydınlık merkezli Avrasyacı ittifak, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar'ı itibarsızlaştırmaya, halk desteğini azaltmaya çalışıyor...

13 Mart 2018 Salı

Şantaj ve iç savaş

Banu Avar: Benim endişem, bizi çok kanlı bir çatışmaya sürüklemek isteyenlerle ve onların şantajlarına boyun eğmek zorunda bırakılan yönetimlerle burun buruna kalmak… (TV 5 / “Buyurun Başlıyoruz” programı)

“Muhafazakâr Muhalefet”

İbrahim Karagül
TV Net’te Gazeteci İbrahim Karagül’ü dinledim. Defalarca tekrarladığı iddia şu:

“FETÖ’den sonra doğan boşluğu Batı, “muhafazakâr muhalefet” bloğu ile doldurmaya çalışıyor.”

Bu tezin iması şu: “Muhafazakâr ve muhalifseniz (Saadet Partisi’ne oy verecekseniz), Batı’nın uşağısınız! Düşmansınız!”

Yani, muhafazakârlara muhalefet yasak mı? İktidar kutsal bir kurum mu? Bu “kutsal iktidar”a muhalefet etmek, eleştirmek, hatalarına ortak olmamak, karşı çıkmak günah mı? Muhafazakârlar, iktidarın bütün hatalarına kayıtsız şartsız boyun eğmek zorundalar mı? Bu nasıl bir mantık? Muhalefetin tapusu Batı’da mı? Muhalefet, durup dururken, hiçbir sebep ve gerekçe yokken mi itiraz ediyor? Ya da şöyle soralım: İktidar hata ettiğinde, onu kim uyaracak? Kim?..

AK Parti’nin intiharı

AK Parti, kendi elleriyle kendi aleyhine o kadar vahim hatalar yapıyor ki, adeta intihar ediyor; kendi kendini imha ediyor…

Varlık içinde yokluk çekmek

Türkiye, varlık içinde yokluk çeken bir ülkedir. Tek sebebi, kötü yönetimdir...

Yönetim zaafiyeti ve çözüm

Şikâyet etmek, isyan etmek, bütün haklı gerekçelerine rağmen, işin kolay tarafı. Ne olursa olsun bu memleket bizim. Çözüm üretmek, meselelerimize çare bulmak zorundayız. Aksi halde, hep beraber batacağız... Türkiye’nin inkâr edilemeyecek boyutlara varan bir “yönetim zafiyeti” var. Bu zafiyet, mutlaka giderilmelidir...

Psikolojik harp

Ortalık “psikolojik harp” unsurlarıyla doldu, taşıyor… İktidar ise nasıl karşı hamle yapacağını, bunları nasıl deşifre edeceğini bilemiyor… Adım adım kaosa sürükleniyoruz…

12 Mart 2018 Pazartesi

‪İngiltere-Rusya geriliminin Türkiye’ye etkisi

İngiltere ile Rusya arasında soğuk rüzgârlar esiyor. Bu rüzgâr fırtınaya dönüşürse, Türkiye'yi de etkiler ve yüksek ihtimalle Rusya ittifakını zayıflatır...

Sarı taksi-UBER rekabeti


Taksiciler arasındaki “Sarı Taksi-UBER” rekabeti, bir çatışmaya dönüşmeden ve ciddi sıkıntılara sebep olmadan çözülmeli. Hükümet, bir çözüm üretmeli... Mesele giderek büyüyor... Bu konuda yaşanacak bir karmaşa, başka karmaşaları da tetikleyebilir...

‪SP’nin siyaset dili

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu, siyaseti siyasî terminoloji ile yürütüyor; ama parti tabanı ve bağlı kuruluşlar, bir parti gibi değil, adeta bir dinî cemaat ve tarikat dili kullanıyor. Bu uyumsuzluk, partinin ilerleyişini zorlaştırıyor. Doğru olan Temel Beyin yöntemi. Siyaset, siyasî terminoloji ile yapılır...

TSK’daki klikler

Türk Silahlı Kuvvetleri, birtakım kliklerin değil Türk Milleti’nin ordusudur. Nush ile uslanmayan klikler / hizipler tasfiye edilecektir…

10 Mart 2018 Cumartesi

Aydınlık’tan Erdoğan’a: Yeniden Ergenekon tarzı operasyonlar yaparsan, Türkiye’de her şey olur; hem de kanlı bir şekilde…

Ulusal Kanal "Çıkış Yolu" programı
Aydınlık gazetesi yazarı Rafet Ballı, “Erdoğan’ın 28 Şubat Mühendisliği” başlığıyla yayımladığı yazıların ikincisinde, iktidarın tekrar Ergenekon tarzı operasyonlar yapması ve ABD ittifakına yönelmesi hâlinde Türkiye’de kanlı bir çatışma olacağını yazdı.

Yazısının sonunda, “Tükiye’de iç cephede büyük kırılmalar olur mu? Yani Atatürkçülere veya Kemalistlere karşı yeniden Ergenekon tarzı operasyonlar olur mu?” diye soran Ballı, bu soruyu kendisi şöyle cevapladı:

“AK Parti İslâmcıları” için yapılabilecek bir şey kalmadı

“AK Parti İslâmcıları” hızla uçuruma sürükleniyorlar. Bu sürüklenişin en hazin tarafı şu ki, hâlâ kendilerini uyaranları, kendilerine son dost elini uzatanları da “hain” ve “düşman” ilân etmeye devam ediyorlar. Belki daha açık yazsak anlayacaklar; ama yazdırmıyorlar da. Artık onlar için yapacak bir şey kalmadı...

Uyandıklarında iş işten geçmiş olacak

“AK Parti İslâmcıları”, gözlerinin önündeki perde kalkıp da gerçeği bütün çıplaklığıyla görmeye başladıklarında, çoktan iş işten geçmiş olacak... 

İnşaat teknolojisi ve kültür


İnşaat teknolojisi ve malzemeleri o kadar gelişti; CNC makineleri, 3D yazıcılar... Ama pekâlâ mümkün olduğu halde, şöyle bir çeşme yapmıyoruz; ya da yapma ihtiyacı duymuyoruz... 

9 Mart 2018 Cuma

Aziz Nesin haklıymış

Öyle aptallaşmış bir ülkeye döndük ki, toplumun her kesimi, hep birlikte kendi kendimize, birbirimize eziyet ediyor; hayatı yaşanmaz, çekilmez hâle getiriyoruz. Hiç yoktan... Boşu boşuna... Her meselenin çok daha kolay çözümleri olduğu halde... Aziz Nesin haklıymış...

Asıl soru


Kaddafi’nin hesaplarından 10 milyar Euro uçmuş... Haberin bir de şu boyutu var:

Kaddafi yönetiminin neden Belçika bankalarında hesabı var? Kaddafi yönetimi, bu 10 milyar Euro’yu nereden, nasıl temin etti? Bu para nereden geldi?..

‪Güzel soru

TV 5’te yayınlanan “Aykırı Gündem” programının sunucusu, Millî Gazete Ankara Temsilcisi Mustafa Yılmaz’ın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dair hanım konuklarına sorusu: 

“Kapitalizm karşıtı bir eylemden doğan bu gün, bir tüketim gününe dönüşmedi mi?..”

8 Mart 2018 Perşembe

Henüz cevap bulamadım; ama yüksek sesle düşünebilirim


“İslâm’ın güncellenmesi” meselesi…

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, neden, “İslâm’ın güncellenmesi gerekir” diye netameli bir cümle kullanarak ciddi bir tartışma başlattı?

Erdoğan’ın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle yaptığı konuşmada, medyada eleştirilen ilahiyatçılara yönelik olarak söylediği sözler, şöyle:

“Güçlü iktidar-Zayıf muhalefet” algısı

"Konuşmadan Olmaz" programı
Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş’ın TV 5’te yayınlanan “Konuşmadan Olmaz” programında, “Güçlü iktidar-Zayıf muhalefet” algısı hakkında yaptığı analiz, oldukça başarılı bir analiz oldu. Video kaydı You Tube’da yayınlandığında, özellikle o kısmı dikkatle izlemenizi tavsiye ederim…


“Kurdaş: ‘CHP gelecek!’ korkusuyla Türk sağını Amerikancı yaptılar. Bizim “CHP’yi dövmek” gibi bir ‘kutsal görev’imiz yok” başlıklı haberi okumak için tıklayınız

Taban hâlâ AK Parti’nin iktidarda olduğunu zannediyor

Ben, teferruata girip vakit kaybetmeden, meselenin esasını özetleyeyim:

AK Parti tabanının bilmediği, görmediği; bilmek ve görmek de istemediği gerçek şu:

İktidar, çok uzun zaman önce el değiştirdi. AK Parti, sadece vitrinde tutulan bir sembol. Vitrinde tutulmaya devam etmesinin sebebi de şu:


Halkın, yönetimin el değiştirdiğini fark etmesi istenmiyor… AK Parti hâlâ iktidardaymış gibi gözüktüğü müddetçe halk, ne iktidarın değiştiğini fark edecek, ne de birtakım operasyonları aslında hangi odakların yaptığını…

7 Mart 2018 Çarşamba

İngiltere izi

Temel Karamollaoğlu’nun İngiltere’de eğitim görmüş ve sonradan Müslüman olmuş bir İngiliz hanımla evlenmiş olmasından hareketle ona “İngiltere’nin adamı” imasında bulunanlara bir tavsiye: Eğer siyasette gerçekten İngiliz izi arıyorsanız, “Bahçe”de arayınız. Yanlış yerde arıyorsunuz…

Kral çıplak!..

İçinde bulunduğumuz süreçte Saadet Partisi’nin Türk siyasî hayatına öncelikli ve en önemli katkısı, “kral çıplak” demek suretiyle, Türkiye’nin normalleşmesi ve toplumdaki gerilimin düşürülmesi sürecini başlatmış olmasıdır...

AK Parti+MHP ittifakı

AK Parti+MHP ittifakının başladığı günden itibaren, Sayın Bahçeli’nin AK Parti’ye iyilik değil kötülük ettiğini, AK Parti iktidarının bunu fark ettiğinde çoktan iş işten geçmiş olacağını defalarca yazdım. Sonucu hep beraber göreceğiz…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sürpriz” adalet vurgusunun sebebi nedir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün, “Yargıtay’ın 150. Kuruluş Yıl Dönümü Sempozyumu”nda, kendisinden beklenmeyen ölçüde kuvvetli ifadelerle adalet vurgusu yaparak, şöyle söyledi:

“Eğer bir ülkede halk bunalmış ve ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hâle gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var demektir.”

Millî Görüşçülere rağmen oyum SP’ye

Eğer ortalıkta Milli Görüş’çüyüm diye dolaşanlara bakarak karar verseydim, Saadet Partisi’ne asla oy vermezdim. Ben, Sayın Temel Karamollaoğlu’nun oldukça nitelikli bir insan olduğunu düşündüğüm için Saadet Partisi’ne oy vereceğim. İlk seçimde ve ilk kez... Son kararım...

6 Mart 2018 Salı

Rüya âlemindeler

İktidar, operasyon üzerine operasyona maruz kalıyor. Hazin olan şu ki, hâlâ ne iktidar muhalefete kulak veriyor, ne de iktidar tabanı gelişmelerin farkında... Rüya âlemindeler... 

TSK ve klikler

Eğer, “her şeye rağmen” bu ülkenin bir “devlet aklı” varsa, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), bir kliğin güdümüne girmeyecektir. TSK, bütün sosyal katmanlarıyla, Türk Milleti’nin ortak ordusudur. Varlığının teminatıdır, gözbebeğidir... “Her şeye rağmen”, hâlâ en güvenilen kurumlardan biri olarak kalmayı başarmıştır. Bu başarısını sürdürmelidir; zira millet, arkasındadır…

5 Mart 2018 Pazartesi

“Tek adam”ın dostları

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, kendisini “tek adam”laştıranların, gerçek dostları değil gizli düşmanları olduğunu (çok geç de olsa) anlamaya başlıyor gibi...

AK troller

AK Parti Ankara Milletveki Aydın Ünal’ın ikinci kez trollere tepki göstermesinden anlaşıldığı kadarıyla, trollere operasyon geliyor... Bakalım önce hangi troller devrilecek...

Bu “zemin hazırlama” operasyonlarını hangi taraf yapıyor?

Son günlerde dikkat çekecek oranda artış göstermekle birlikte, uzun süredir kendini gösteren “irtica” haberlerinin ve bu haberlere konu olan bazı icraatların, bir merkez tarafından organize edildiği âşikâr. Bu konuda soru şu: 28 Şubat davasının 12 Mart’ta yapılacak karar duruşması öncesinde bu organizasyonların siyasî hedefi nedir? Bu operasyonları;

1- Asker içerisindeki bir klik, Kemalizmin militan yorumu istikametindeki uygulamalara zemin hazırlamak için mi yapıyor?

2- İktidar kanadından bir merkez, asker içindeki bu kliğe karşı kamuoyu oluşturmak için mi yapıyor? Bunlardan hangisi?...

Oyum Saadet Partisi’ne

Hayli zamandır, istikametsiz bir şekilde oradan oraya savrulan Türk siyasetinde, ilkeli olmayı savunan, bunu sözde bırakmayıp, ilkelerini kararlılıkla savunarak hakikaten ilkeli bir siyaset yapan; adaleti, iman derecesinde, her şeyin üzerinde tutan ve bunu cesaretle seslendiren; ayrıştırma politikalarına karşı birleştirici bir dil kullanan Temel Karamollaoğlu’na saygı duyuyorum. Zekice yürüttüğü ince siyasetini takdir ediyorum. Telâşsız, sakin, olgun üslûbunu seviyorum. Samimiyetine güveniyorum. Oyumu, ilk seçimde ve ilk kez, Saadet Partisi’ne vereceğim. Artık beni kimse vazgeçiremez!..

4 Mart 2018 Pazar

Eğer adaleti olmayacaksa, yıkılsın bu düzen!

‪Adalet, ilâhî bir kavramdır. Adalet, Müslümanların Dünyaya; bütün insanlığa takdim edebilecekleri en güçlü tezleridir. İslâmcılar, en büyük tezlerini 15 yılda yerle yeksan ettiler. Artık insanlığa sunabilecekleri hiçbir güçlü iddiaları kalmadı. Görüyorum ki bu gün, “herkes için adalet” diye haykırma cesareti gösterebilen, bunu samimiyetle dile getirebilen ve kendilerini “Biz, İslâmcı değiliz, Müslümanız” diye tanımlayan tek lider, Temel Karamollaoğlu'dur. İlk seçimde ve ilk kez, oyumu Saadet Partisi'ne vereceğim. Hiç gizlemeden, çekinmeden, tereddüt etmeden ve gururla... “Kazanır mı, kazanamaz mı? Oyum ziyan olur mu?” diye düşünmeden vereceğim. Bilinçli olarak, bunu neden yaptığımı bilerek ve inanarak vereceğim... Dini, ırkı, mezhebi, ideolojisi ne olursa olsun, haksızlığa uğramış, zulüm görmüş herkes için, hak ve adalet için, insanlık için, oyumu Saadet Partisi'ne vereceğim... Eğer adaleti olmayacaksa, yıkılsın bu düzen!..

İslâmcılar ve İran

Türkiye-Rusya-İran ittifakının “İslâmcı” kitle açısından bir de böyle bir tarafı var...


‪Fırtına öncesi sessizlik

Bunca hengâmeye rağmen, Türkiye’de aslında fırtına öncesi sessizlik yaşanıyor... Sessizliğin sesini duymuyor musunuz?..

3 Mart 2018 Cumartesi

Fısıltının yankısı

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, fısıltıyla konuşsa bile, sesi yankı uyandırıyor. Sesini değil sözünü yükselterek de siyaset yapılabileceğini ortaya koyuyor. Sözüne kulak verilen bir insan haline gelmişsen, bas bas bağırmaya ihtiyaç duymazsın...

Diğer padişahlar değersiz mi?

Bunca padişah vardır ama sadece birkaç isim üzerinde durulur… Neden?..

Siyasetin üzerine yağan “ahmak ıslatan yağmur”

“Ahmak ıslatan yağmur” diye bir tabir / terim var. Bu yağmur, oldukça küçük ve ince damlalar hâlinde yağar. Bu sebeple ses de çıkarmaz. Yağmuru ya görmezsiniz, ya da fark etmiş olsanız bile sizi ıslatmayacak kadar zayıf olduğunu düşünerek önemsemez, tedbir almazsınız. Fakat bu yağmur, hayli doygun bir yağmurdur. Kısa bir süre sonra bakarsınız ki sırılsıklam ıslanmışsınız ama iş işten geçmiş…

Türkiye’de son birkaç yıldır siyaset kurumunun üzerine böylesi bir yağmur yağıyor. “Şu veya bu partinin üzerine” demiyorum; bütünüyle siyasetin üzerine… Gözüken o ki, sessizce, ince ince, çisil çisil yağan bu yağmuru fark etmeyenler, ıslandıklarını fark ettiklerinde anlayacaklar…

AK Parti yalnızlaşırken

AK Parti iktidarı, yalnızlaştığını, güç merkezlerinin birer birer elinden çıkmakta olduğunu fark ettiği oranda “uzlaşmacı” olmaya, daha “demokrat”, daha “tahammüllü” bir tavır sergilemeye başlıyor…

AK Parti fanatikleri, kendi siyasî çevrelerinde bile “dışarıdan” nasıl görüldüklerinin de farkında değiller

28 Ocak 2018 tarihinde Habertürk gazetesinde, kısa adı SADAT olan Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi’nin kurucusu, Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ile yapılmış bir röportaj yayınlanmıştı. Tanrıverdi, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın millî savunma alanındaki Başdanışmanı… Daha önce de bu sayfada işaret etmiştim; ama tabi ne benim dikkat çekişim, ne de Habertürk’teki röportaj, fanatik trolleri kendine getirmedi…

Ergenekon, Balyoz

Başbakan Binali Yıldırım, 27 Şubat’ta (yani daha çok kısa bir süre önce), Ankara Ticaret Odası Olağan Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Tabiri caizse şeytan taşlamaktan vakit buldukça hizmet ettik. Önce balyozcular, Ergenekoncular, onları def ettik” demişti. 

Bu cümle, onca zaman sonra Ergenekon / Balyoz yapısını / darbe hazırlığı iddiasını “yeniden” kabul etmenin bir ifadesi miydi? Bu siyasî tavır, ne anlama geliyor?..

2 Mart 2018 Cuma

Bu söz Fatih Erbakan’a mı?

SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Bugünlerde herkes, Erbakan’ı anıyor. Kimse kusura bakmasın, darılmasın, gücenmesin; bu gün Erbakan’ın yolundan gitmenin tek yolu, Saadet Partili olmaktır” demiş.

Bu söz, SP’den uzak duran ve Erbakan Vakfı'nı siyasî partiye dönüştürme niyeti olduğu söylenen Fatih Erbakan’a ve çevresindekilere mi?..

1 Mart 2018 Perşembe

Bu sözler ve bu fotoğraflar, size ne anlatıyor?


“Tarihi, fesli Yunan hayranı meczuplardan öğrenenler, kandırılmaya ve kaybetmeye mahkûmdur”

Yukarıdaki cümle, Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı tarafından, Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu ve Dalaman Hava Meydan Komutanı Albay Savaş Cenik’in de protokol koltuklarında bulundukları bir kitleye hitaben söylenmiş sözler… Tam da 28 Şubat’ın yıldönümünde… Mesaj, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a… Bu durum, size ne anlatıyor?..

Belediye Başkanının sözleri şöyle:

Türkiye’nin ihtiyacı, Erbakan’dan bir “Hocaefendi” çıkarmak mıdır?..

Özet: Mevcut siyasî ve sosyal şartlarda ihtiyacımız olan şey, dindarlık vurgusuyla merhum Erbakan’dan yeni bir “Hocaefendi” üretmek midir, yoksa onun teorisini oluşturduğu “Millî Görüş / Âdil Düzen” isimli “yönetim modeli”ni müzakere etmek ve –gerekiyorsa- güncelleyerek topluma takdim etmek midir? Ayrıca, “Erbakan Hoca” ifadesindeki “Hoca” sıfat ve unvanı, onun dindarlığını mı temsil eder, yoksa profesörlüğünü, “bilim adamı” kimliğini mi?..