Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün, “Yargıtay’ın 150. Kuruluş Yıl
Dönümü Sempozyumu”nda, kendisinden beklenmeyen ölçüde kuvvetli ifadelerle
adalet vurgusu yaparak, şöyle söyledi:
“Eğer bir ülkede halk bunalmış ve ellerini semaya açarak
adalet çığlığı atar hâle gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var
demektir.”
Daha düne kadar, adalet talebiyle feryad edenlere karşılık,
“Ne mağduru yaav? Ne mağduru?!” diyen, CHP’nin “Adalet” yürüyüşünü de yerden
yere vuran Erdoğan söylüyor bunu… Peki nasıl oldu da Sayın Cumhurbaşkanı,
“ellerini semaya açarak adalet çığlığı atan” büyük bir kitle olduğunu fark
ediverdi? Çünkü artık yargının kontrolünden çıktığını, önümüzdeki dönemde de
yargı kararlarının iktidar aleyhine bir seyir takip edeceğini gördü. Kendisine
“dost” gözükenlerin, aslında yavaş yavaş iktidarının altını oyduklarını fark
etti… Peki böyle mi olmalıydı? Adaletin önemini, sadece yargı kararlarının
iktidar aleyhine dönme ihtimali belirince mi hatırlamalıydı? Bir KHK ile
işlerinden edilen, ocakları söndürülen, aileleri parçalanan toplumun farklı
kesimlerine mensup binlerce insan kan kusarken, adaletin önemi, değeri
bilinmiyor muydu? Haksızlığa, zulme uğrayan o insanlar, insan değiller miydi?
Onların canı can değil miydi?
Şimdi ne olacak? İktidar baskısı altındaki yargı mensupları,
topun ansızın kendilerine atıldığını ve bütün sorumluluğun kendilerinin üzerine
yıkılıverdiğini görünce, nasıl karar verecekler? Dahası, her an fikir ve
istikamet değiştirebilen bu iktidar hakkında ne düşünecekler?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder