27 Mart 2018 Salı

Bu ülkede devlet dayağı yememiş tek bir sosyal tabaka kaldı mı?

Kendi kendini dövmek
Bir devlet, uluslararası şartlar değiştiğinde, “dost” ve “düşman” tanımını zaman zaman değiştirebilir. Yani, eskiden “dost” dediğine sonradan “düşman” ; eskiden “düşman” dediğine de sonradan “dost” diyebilir. Fakat dost-düşman tanımlarını değiştirdiğinde, faturayı neden hep kendi vatandaşına, kendi insanına keser? Bu, makul müdür? Bu, akıllı bir devletin yapacağı iş midir? Neden dost-düşman tanımını her değiştirdiğinde kendi insanını döver, ağzını burnunu kırar, hayatını karartır? Oysa eskiden meşrû kabul ettiğini sonradan gayrimeşrû ilân eden de devletin kendisidir.

Daha önce kim bilir kaç kere yazdım; bu ülkede bir dönem dindarlar-İslâmcılar, bir dönem milliyetçiler-ülkücüler-turancılar, bir dönem sosyalistler-komünistler, bir dönem Kürtler-Aleviler, bir dönem ulusalcılar, bir dönem liberaller devlet sopasının altından geçirildiler… Sebep? Devlet, dost ve düşman tanımını değiştirdikçe, eskiden “meşru ve dost” kabul ettiklerini, sonradan “gayrimeşrû ve düşman” kabul etmeye başladığı için… Peki kim belirliyor bu tanımları? Türkiye’nin kontrolünü hangi yabancı devlet ele geçirmişse o… İyi de, neden her seferinde dayak yiyen, hayatı karartılan bizim insanımız, bu toprakların insanları oluyor? Devletin, kendi insanına değil, kendi insanını kontrol altına almaya çalışan yabancı devletlere operasyon düzenlemesi yahut onlara karşı tedbir alması gerekmez mi?.. Devlet, kendi insanını korumaktan aciz midir? Hem dış etkilere karşı tedbir alıp kendi insanını korumuyor, hem de başka devletlerin tuzaklarına düştü diye kendi insanını falakaya yatırıyor…

Bu ülkede, devlet dayağı yememiş tek bir sosyal tabaka kaldı mı?.. Kim kaldı?.. Ayrıca bu durum, devletin bir anlamda sürekli kendi kendisini; yani kendi ülkesini dövmesi demek değil midir?..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder