Şahsî hırslara dayalı hararetli tartışmaları, hakaretleri,
küfürleri, seviyesiz suçlamaları bir tarafa bırakalım ve memleketin siyasî
fotoğrafını görebilmek için, parçaları birleştirmeye çalışalım.
Ortada oldukça tuhaf bir durum var:
Şimdi, seçmenlerine yaklaşmakta olan bir krizi haber veren iktidar, bu krizi engelleyebilecek mi? Ne değişecek de engelleyecek? Kadrolarını değiştirse bile, politikalarını ve 15 yıllık yönetim zihniyetini de değiştirecek mi? Sayın Erdoğan, “Başkanlık sistemine geçince karar alma süreçleri hızlanacak. Ben de kararname çıkarma yetkisine sahip olacağım için, bürokratik oligarşiye takılmadan, kararnamelerle işleri hızlandıracağım” diyor. Hangi işleri? Ne yapmak istedi de kim engel oldu Sayın Erdoğan’a? Engel olmaya kalkanların başlarına neler geldiğini de görüyoruz. O halde ne değişecek?..
Bu durumda, ‘acaba’ diyorum, ‘Avrasyacı / ulusalcı cephe, “28 Şubat Davası’ndan askerlere mahkûmiyet kararı çıkarsa, buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomasının sahte olduğuna dair iddialar yargıya taşınabilir ve Erdoğan görevden alınabilir” şeklinde üstü kapalı bir tehditte bulunuyor, bir gözdağı mı veriyor?..’
***
![]() |
Ruhani-Putin-Erdoğan |
Eğer Devlet Bahçeli’nin sözlerinin satır aralarını doğru okuyabildiysem, önümüzdeki dönemde “darbenin siyasî ayağı” konusunda birtakım gelişmeler yaşanabilir... Eğer öyle olacaksa bu, sürprizlerle dolu bir sürecin başlaması demektir...
Şimdi, bu tavrın ifadesi olarak aynı tepkiyi iktidar, başka kelimelerle dile getiriyor; ama yaklaşım tarzı aynı: “Ya sev, ya terk et!..” MHP ile ittifak, MHP’nin eski sloganlarının AK Parti’de nüksetmesine mi sebep oluyor? Ya vatandaşlar da seçimlerde iktidara, “Ya vatandaşlarını bir bütün olarak sev, ya da iktidar makamını terk et!” derlerse?..