23 Nisan 2018 Pazartesi

Gidin artık Sayın Cumhurbaşkanım; lütfen gidin artık…

Bir zamanlar o kadar çok severdim ki sizi, o muhteşem hitabetinizle konuştuğunuzda duygulanırdım; gözlerim dolardı bazen… Yaşımdan başımdan utanır, gizlerdim duygulandığımı… Çok güvenirdim size… Samimiyetinize… Gerçekten de “adalet ve kalkınma” için çaba gösterdiğinize inanırdım. Benim hissettiklerimi hisseden milyonlarca Anadolu insanı gibi… Bir de slogan üretmiştim sizin için, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanındayız, yanında kalacağız” diye… Görüyor musunuz, resminizi de çizmiştim… Yanınızda kalamıyoruz artık... Geriye dönüp baktığımda, geçmişteki eski beni tanıyamıyorum artık. Siz, geriye dönüp baktığınızda, şimdi kendinizi tanıyabiliyor musunuz?..

Bir gün, size böyle bazen sessiz ve derin bir öfkeyle, bazen de acıyarak bakacağım, sözlerinizi buruk tebessümler içinde dinleyeceğim hiç aklıma gelmezdi… Ne kaldı geriye? Bir-iki köprünün, birkaç bin kilometre yolun, birkaç metro ağının dışında, birbirine düşürülmüş, alt üst edilmiş bir toplum; tarumar edilmiş, geleneklerinden koparılmış, kurumları ayağa düşürülmüş, tarımı ve toprakları mahvedilmiş (ki bu sizin ifadeniz), iflasın eşiğine sürüklenmiş bir devlet yapısı; ruhunu, kimliğini kaybetmiş beton yığını şehirler; büsbütün ucube haline getirilmiş bir eğitim sistemi; alt üst edilmiş, dokusu, kokusu, renkleri bozulmuş bir kültür; korku, karamsarlık, kasvet ve belirsizlik içinde bırakılmış, borçlandırılarak hayatları ömür boyunca ipotek altına alınmış mutsuz insanlar… Hazin bir enkaz... Biz, bu 15 yılı kaç yılda telâfi edebiliriz? Kaç yılda tamir edilir bu tahribat?..

Şu akıl, izan ve ahlâk yoksunu, şu seviye katili, şu haysiyet cellâdı AK Troller, bir süre sonra kendi kendilerini imha edip kaybolurlar zaten…

Gidin artık Sayın Cumhurbaşkanım; lütfen gidin artık… Dombra’yı bize bırakın, isterseniz AK Parti’yi de heybenize koyun ve gidin… Gidin ki, büsbütün acıya dönüşmesin her şey. Hatırlayabileceğimiz birkaç iyi hatıranız kalsın hafızalarımızda…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder