Şimdi, seçmenlerine yaklaşmakta olan bir krizi haber veren iktidar, bu krizi engelleyebilecek mi? Ne değişecek de engelleyecek? Kadrolarını değiştirse bile, politikalarını ve 15 yıllık yönetim zihniyetini de değiştirecek mi? Sayın Erdoğan, “Başkanlık sistemine geçince karar alma süreçleri hızlanacak. Ben de kararname çıkarma yetkisine sahip olacağım için, bürokratik oligarşiye takılmadan, kararnamelerle işleri hızlandıracağım” diyor. Hangi işleri? Ne yapmak istedi de kim engel oldu Sayın Erdoğan’a? Engel olmaya kalkanların başlarına neler geldiğini de görüyoruz. O halde ne değişecek?..Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün kuruluşunun 150. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen “Rasathane-i Âmire’den Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathânesi’ne / 1868-2018 / 150 Yıl” başlıklı programda, erken seçim kararını da değerlendirirken, dolaylı olarak, yaklaşan şiddetli ekonomik krizi de haber vermiş oldu.
Erdoğan, “24 Haziran’da seçim yapma kararını, bir çeşit
depreme hazırlık faaliyeti olarak görüyorum. Yani depremin yıkıcı etkilerine
karşı hazırlık yapmış olacağız. Aksi takdirde, tıpkı son iki asrımızda olduğu
gibi bu süreçten zararlı çıkmamız, kaçınılmaz hale gelecektir” demişti.
Dolaylı ifadelerle de olsa açıkça, deprem etkisi uyandıracak
şiddette bir ekonomik krizin yaklaşmakta olduğunu haber veriyor.
Peki, 24 Haziran seçimlerinde AK Parti, TBMM çoğunluğunu
elde eder, Tayyip Erdoğan da yeniden Cumhurbaşkanı seçilirse, bu şiddetli
ekonomik krizi göğüsleyebilecek, engelleyebilecek mi? Türkiye’nin ekonomik bakımdan
bir çöküş sürecine girmesi, yeni bir durum değil ki. 15 yıldır uygulanan yanlış
politikaların sonucu. ABD’nin talimatıyla Körfez ülkelerinden gelen sıcak
paraya ve turizm gelirlerine bel bağlayıp, üretime yönelik hiçbir ciddi yatırım
yapmayan iktidar, gelinen aşamayı da dış güçlere mi bağlayacak? İktidarı
boyunca tek bir fabrika açmadığı gibi, mevcut şeker fabrikalarını da
özelleştirme yoluyla satışa çıkaran; bununla da yetinmeyip kömür ve linyit
madenlerini, ormanları da satışa çıkarmaya hazırlanan, kendi ülkesinde tarım ve
hayvancılığı adeta yok edip, yurt dışında tarım arazileri kiralamaya yönelen
iktidar, bize yine “üst akıl” nutukları mı atacak? Kendi ülkemizin üst aklı
nerede? Bütün uyarılara rağmen uygulanan ekonomi politikaları, ülkemizi bir
uçurumun kenarına getirmişse, sorumlusu kimdir? “Dış güçler”, dünya rekabet ve
savaş ortamında her zaman oyun ve tuzak kurar, her zaman saldırmak için fırsat
kollar. “Dış güçler”den Türkiye’yi sürekli desteklemelerini bekleyemeyiz.
Bekleyeceğimiz şey, kendi ülkemizin yönetiminden bu tuzaklara ve saldırılara
karşı önceden ve zekice tedbirler almış olmasıdır. Aldı mı? Almadıklarını,
Sayın Erdoğan’ın bizzat kendisi itiraf ediyor…
Ergenekon davasında 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan
emekli binbaşı, strateji uzmanı, yazar Erol Mütercimler, meltem televizyonunda
yayınlanan “Akıl Oyunu” programında, “Muhtemeldir ki Devlet Bey (Bahçeli), NATO
koridorlarındaki birtakım hareketlenmelerin bilgisini aldı ve bu sebeple erken
seçim çağrısında bulundu” demiş. Bu bilgi ya da tahmin, öngörü, doğru da
olabilir; ama böyle olması bile AK Parti’ye ve Sayın Erdoğan’a oy vermemizi
gerektiren bir sebep değil; zira iktidar, artık ülkeyi yönetebileceğine dair
bir güven vermiyor.
AK Parti seçmenlerinin önemli bir kısmı, hükümetin icraatlarını çok başarılı buldukları için değil, otomobil ve konut kredileriyle ömürlerinin 10 yılını, 20 yılını ipotek altına almış; bir kısmı da döviz üzerinden borçlanmış oldukları için, ‘bir kriz çıkarsa büsbütün batarız’ korkusuyla oy veriyorlardı. Şimdi, seçmenlerine yaklaşmakta olan bir krizi haber veren iktidar, bu krizi engelleyebilecek mi? Ne değişecek de engelleyecek? Kadrolarını değiştirse bile, politikalarını ve 15 yıllık yönetim zihniyetini de değiştirecek mi? Sayın Erdoğan, “Başkanlık sistemine geçince karar alma süreçleri hızlanacak. Ben de kararname çıkarma yetkisine sahip olacağım için, bürokratik oligarşiye takılmadan, kararnamelerle işleri hızlandıracağım” diyor. Hangi işleri? Ne yapmak istedi de kim engel oldu Sayın Erdoğan’a? Engel olmaya kalkanların başlarına neler geldiğini de görüyoruz. O halde ne değişecek?..
AK Parti seçmenlerinin önemli bir kısmı, hükümetin icraatlarını çok başarılı buldukları için değil, otomobil ve konut kredileriyle ömürlerinin 10 yılını, 20 yılını ipotek altına almış; bir kısmı da döviz üzerinden borçlanmış oldukları için, ‘bir kriz çıkarsa büsbütün batarız’ korkusuyla oy veriyorlardı. Şimdi, seçmenlerine yaklaşmakta olan bir krizi haber veren iktidar, bu krizi engelleyebilecek mi? Ne değişecek de engelleyecek? Kadrolarını değiştirse bile, politikalarını ve 15 yıllık yönetim zihniyetini de değiştirecek mi? Sayın Erdoğan, “Başkanlık sistemine geçince karar alma süreçleri hızlanacak. Ben de kararname çıkarma yetkisine sahip olacağım için, bürokratik oligarşiye takılmadan, kararnamelerle işleri hızlandıracağım” diyor. Hangi işleri? Ne yapmak istedi de kim engel oldu Sayın Erdoğan’a? Engel olmaya kalkanların başlarına neler geldiğini de görüyoruz. O halde ne değişecek?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder