Arapça “sin” ve “kaf” harfleri, bizim de kullandığımız Latin
alfabesinde “s” ve “k” harflerine karşılık geliyor. “Sin-kaflı sözler” ifadesi,
içinde “s…k…” harflerini barındıran edepsiz küfürleri edepli bir şekilde
tanımlamak için kullanılıyor.
Yakışıklı genç adamlar ve güzel genç kızlar, son yıllarda
bir araya geldiklerinde, bu “sin-kaflı” cümlelerle konuşuyorlar. Kahkahalar
arasında… Bunu, alenen, toplumun ve gündelik hayatın içinde yapıyorlar.
Edepsizliği normalleştiren ve meşrulaştıran bu hâli,
“özgürlük” olarak değerlendiriyorlar. Bu değerlendirme, onların bu hâlini kendi
zihinlerinde daha da meşrulaştırıyor. Bu tür gündelik sohbetlere “muhabbet”
diyorlar… Kankaların muhabbeti…
Onları kınamıyorum; çünkü durup dururken, kendiliklerinden o
hale gelmediklerini; pek çok sosyal sebebin onları bu hale getirdiğini
biliyorum; ama üzülüyorum, çok üzülüyorum… Onlar, bizim gencecik
evlâtlarımız...
Çocuklarımıza, gençlerimize, temiz bir dille, doğru ve
düzgün bir Türkçeyle konuşmanın tadını, lezzetini sunamadığımız,
tattıramadığımız müddetçe, bu “muhabbetler” daha da çirkinleşecek ve bu pırıl
pırıl gençler, üzerlerine yapışan pisliklerle adeta birer lâğım faresine
dönüşecekler…
Bilmem fark ediyor muyuz? Türkçe, unutuldu. Pek çok Türkçe
kelime, yahut kendi kültür coğrafyamızdan aldığımız ve Türkçeleşmiş kelimenin
yerini İngilizce kelimeler aldı. Kalan Türkçe kelimeler de Türkçe konuşmaya
yetmiyor; çünkü kelimeler Türkçe ama cümleler / söyleyiş biçimleri Türkçe
değil…
Bu korkunç kâbusun, bu ağır karabasanın altında, endişe
duyan kaç kişi, kaç kurum, kaç kuruluş var? Endişe duymak, harekete geçmeyi,
tedbir almayı gerektirir…
Unutmayınız; bir ülke, bir millet, dilini unutur, dilini
kaybederse, o dille birlikte yaşayan kavramlarını, değer yargılarını da unutur
ve kaybeder. Bu, yok olmak, tarihten silinmek demektir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder